Ülkemizin son iki yüz yılını resmî tarihten okursanız şöyle bir tabloyla karşılaşırsınız: Ülkesini kalkındırmak adına Batılılaşmayı, modernleşmeyi savunan ve bu hedef uğruna halkı adam etmeye çalışan vatansever elit...
Memleketimizin yüz binlerce yuvasından birinin mutfağında aile fertleri toplanmışlar, ailenin küçük kızının öteden beri değiştirmeyi aklına koyduğu eski çaydanlık meselesini açmışlardı. – ‘Tamam, öyle de şu...
Tarihi kazananlar yazar. (Napolyon Bonapart) Tarih okumaları yaparken ve günümüz dünyasını anlamak için sarfettiğimiz engin vakitlerde maruz kaldığımız acı bir hakikat vardır. Bizi içten içe rahatsız eden, yıkmak...
Maddî hayatın yanında ve aynı paralelde mânevî hayat da yaşayan canlıya “insan” diyoruz. Yükselmiş cemiyetler, maddî ve mânevî hayatı çok iyi dengelemişlerdir. Maddî hayat gibi mânevî hayat da çeşitli olduğu derecede...
İnsanların şuuraltı olduğu gibi milletlerin de şuuraltı var. Biz geçmişte dünya hâkimi olduğumuz günleri unutamıyoruz. Şartlar ne olursa olsun kendimizi dünyada hep farklı bir yere konumlandırıyoruz. Vatandaşlarımız...
Önceleri Evliya Çelebi niçin dünyayı bu kadar dolaşmış, başka işi gücü yok muymuş? diye düşünürdüm. Daha sonra gezmenin, yeni yerler görmenin zevkine vardığımda, o hissi tattığımda ise Evliya Çelebi’ye fazlasıyla hak...