Kelâmbaz

Kitap Tanıtımı: Osmanlı’nın Tasfiyesi

Resmî tarihimiz aynı zamanda bir ezberler tarihi. Yakın tarihe dair bir şeyler yazmak adeta mayın tarlasında yürümeye benziyor. Özellikle merhum Kadir Mısıroğlu’nun alternatif yakın tarih anlatımı çok tartışmalara sebep olmuştu. Kamuoyundaki telakkinin aksine resmî tarihe mugayir tarih yorumları sadece İslamcı kimliğindeki yazarlardan gelmiyor. Aksine; Ayşe Hür, Mete Tunçay, Fikret Başkaya, Kemal Tahir, Sevan Nişanyan gibi dindar kimliği olmayan yazarlar resmî tarih aleyhine çok ağır iddialarda bulunan eserler kaleme aldılar. Şüphesiz onlar da sıkıntılar yaşasa da bu yaptıkları onların başını “Müslüman kimlikli yazarlar” kadar ağrıtmıyor. 

Resmî tarihi, ittihatçılığı ve cumhuriyetin kurucu kadrosunu eleştiren isimlerden birisi de Kemal Tahir’di. Kemal Tahir, sosyalist kimliğine karşın fikir namusuna ve milliliğe inanan bir yazar olarak Osmanlı’yı hak etmediği iftiralara karşı savunmayı bir sanatçının topluma olan borcu ve vazifesi olarak telakki etmişti. Kurt Kanunu’nda İzmir suikastı ismiyle maruf davanın arka planında dönenleri anlatırken, Yol Ayrımı’nda Osmanlı’dan Cumhuriyete geçerken kaybettiklerimiz üzerine derin tahliller sunmuştu. Yazımıza konu olan “Osmanlı’nın Tasfiyesi”nin yazarı Cengiz Yazoğlu, Kemal Tahir ile uzun yıllar arkadaşlık yapmış. Notlarını derleyerek basıma hazırlamış. Şu an Kemal Tahir Vakfı’nın başkanlığını yapmakta. Tarihçi kimliği olmamasına karşın Kemal Tahir’den aldığı Osmanlıcılık mirasını bu eseriyle müşahhas hâle getirmiş.

Osmanlı’nın Tasfiyesi iki ciltten oluşuyor. İlk cilt Tanzimat devrinden kısaca bahsedip Sultan Abdülaziz ve bürokratların çekişmeleri, Sultan Aziz’in katli ve Sultan Hamid’in başa gelmesi ile hızlıca başlıyor. Daha sonra Sultan Hamid devri, İttihad ve Terakkinin yükselişi, Makedonya dağlarında isyan eden askerler, İkinci Meşrutiyet, Hareket Ordusu ve nihayet İttihatçıların keyfi idaresinde meşum sonla bitecek Birinci Cihan Harbi. Bir tarafta İngilizleri yenerek Bakü’ye giren Osmanlı ordusu, aynı sıralarda Mustafa Kemal Paşa’nın Suriye cephesinde General Allenby karşısındaki ağır hezimeti ve neticesinde Rauf Orbay’ın İngilizlerle imzaladığı Mondros mütarekesi. Birinci cilt, bir manada sonun başlangıcı olan Mondros mütarekesi ile sona eriyor. 

İkinci ciltte Mondros mütarekesinin ardından yeni Türkiye’nin kurulmasına kadar giden süreç anlatılıyor. Bu ciltte de İngiltere, Fransa, İtalya gibi devletlerin asıl planlarının neler olduğu üzerinden bir tarih okuması yapılıyor. Nitekim Mondros mütarekesi sonrası Osmanlı’ya biçilen yol haritasının tayin edildiği, Paris Konferansı’nda nelerin tartışıldığı ve müttefikler arasında Osmanlı topraklarının nasıl paylaşıldığı kitapta geniş yer tutuyor. Yine bu ciltte Mustafa Kemal Paşa’nın işgal altındaki İstanbul’dan İngiliz vizesiyle çıkışı, çıktığı Samsun’un İngilizler tarafından işgal altında bulunuyor olması, Kemal Paşa’nın İngiliz başvekili tarafından Erzurum valisi unvanıyla anılıyor olması ve Ankara Meclisinin açıldığı binanın önünde Fransız askerleri bulunuyor olması hatta meclis binasında bir Fransız komutanın odasının bulunması gibi ilginç bilgiler de yer alıyor.

Yakın tarihimizin bu acıklı dönemleri şüphesiz askeri, ekonomik, siyasi, sosyal vs. zaviyelerden veyahut bir grubun veya şahsın gözünden ele alınabilir. Yazoğlu ise hadiseleri ecnebi devletlerle olan ilişkiler ve Batının Osmanlı üzerindeki emelleri bağlamında ele alıyor.  Nitekim ittihatçıların Emanuel Karasu ile ilişkilerinden örgütlenme yapısındaki İtalyan Karbonari örgütü izlerine, Avrupa’daki Jön Türkleri kimin finanse ettiğine kadar vesikalarla sabit çok sayıda malzeme biriktirilmiş. 

Yeri gelmişken, kitap Cengiz Yazoğlu’nun vesikaları derleyip bir yorumla sunmasından ziyade çeşitli kaynaklardan yapılmış iktibasların kitaplaştırılmış hâli havasını veriyor. Öyle ki, bir hadiseyi bir kitaptan alınmış notlarla 5-6 sayfa okuduktan sonra aynı hadiseyi bu sefer başka bir kaynaktan alınmış notlarla tekrar okuyorsunuz, bu da pek hoş olmuyor. Sanki editöryal bir hata var gibi. Diğer yandan kitapta neredeyse lüzumsuz diyebileceğiniz pek bir bilgi bulunmuyor. Elinizde kalem sürekli işaretliyorsunuz, ta ki elinizdeki kitabın zaten başka kitaplardan işaretlenmiş satırlardan derlenmiş bir eser olduğunu anlayana kadar. Kaynaklar dipnot olarak verilmiş. Her seferinde kitabın arkasına bakmak zorunda kalmıyorsunuz. Ayrıca kaynaklar genelde muteber görülen tarihçilerden ya da Rauf Orbay, Celal Bayar gibi kimselerin hatıratlarından alınmış.

Netice

Editoryal manada eksikleri olduğunu düşünsem de, altıyüzellişer sayfalık iki cildiyle insanı yorsa da konunun meraklılarının elinde olması gereken bir eser. Ciddi emek verilmiş ve böyle eserleri her zaman bulamıyoruz. Marifet iltifata tabidir.

Kitaptan; 

Yunanların Anadolu’ya çıkartılması ile Osmanlı halkına “İşte sizin düşmanınız Yunandır! “ dedirtilerek Anadolu halkı, sonucu başından belli, bir savaşa sürükleniyordu. Cephe gerisindeki asıl mücadele, Osmanlı’yı, Osmanlılık ve Müslümanlıktan kopartarak tasfiye edip yeni bir devlet kurmak için yapılacaktı. İngiltere’nin öncülüğünde Batı’nın Osmanlı’ya karşı, Sovyetler de içinde olmak üzere, başlattığı savaş , Anadolu halkının Yunanları nasıl yendiğinin değil, Osmanlı’nın ve Müslümanlığın nasıl tasfiye ettirildiğinin savaşı olacaktır. Tanzimat’tan beri süren “Osmanlılığın Tasfiyesi” hikâyesine burada devam edilmektedir.”

Bünyamin Ekmen

Bünyamin Ekmen

Makina mühendisi, müteşebbis. Kelambaz mecrasının imtiyaz sahibi.

Okumayı ve paylaşmayı sever. Burada olmaktan dolayı çok mutlu.

Yorum Yaz

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!