Kelâmbaz

İzm’ler Ne Kadar Bizim?

Deli gömlekleriyle tanışmak

İdeolojilerle ciddi manada ilk tanışmam lisede oldu. Tarih dersi başta olmak üzere edebiyat, felsefe ve sosyoloji derslerinde ideolojiler hakkında bir şeyler anlatılıyordu. Bizler de kendi meşreplerimize göre ergenliğin getirdiği heyecanla bu ideolojileri tartışıyorduk.

Bilgiler hep sathiydi. Sonu -izm’le biten pek çok kelimeyi de duyuyor ve kullanıyorduk. Bunların bir kısmı bize uzak bir kısmı da çok yakın geliyordu. Ancak mahiyetleri hakkında aslında hiç bilgi sahibi değildik. Bütün arkadaşlarım da böyleydi. Hocalar da çok detaya girmezler, susmayı tercih ederlerdi. Sonradan onların da çeşitli ideolojiler sebebiyle böyle davrandıklarını anladım.

İnternet mecraları o yıllarda iptidaiydi. Forum siteleri ve sözlükler vardı sadece. Bir gün felsefe veya sosyoloji dersinde bir arkadaş Cemil Meriç’ten bahsetti. Hocamız da lehinde aleyhinde bir şey konuşmadan “ona girersek çıkamayız” mealinde konuştu. Sonra o arkadaşla onu konuşurken “Gözleri görmeyen bir sosyolog. Su gibi Fransızca biliyormuş. Çok derin kitapları var” demişti.

Okul binamız yeniydi ve henüz kütüphanesi yoktu. Kitap alma imkanı olan biri de değilim. Cemil Meriç’e dair internetten sathi biyografiler okuyabildim. Kütüphane kulübüne üye olduğumda koliler doldurulmuş kitaplar kataloglanmayı ve tanzim edilmeyi bekliyordu. Bu işe gönüllü birkaç kişiden biri oldum.

Kutuların içinden Cemil Meriç’e ait iki kitap çıktı “Mağaradakiler” ve “Bu Ülke”. Hemen kenara ayırdım. Bu kitaplar o yıllarda bizim için oldukça derindi. Hala da öyle… Mağaradakiler metaforunu anlamak için birkaç defa okuduğumu hatırlıyorum. Yine dili ağır geliyordu ama akıcı, kendine has bir ahengi vardı. Anlamasam da okumak hoşuma gidiyordu. Sözlük yardımıyla okuyordum. Uzun zaman başucumda durdular.

Kütüphanede, tek başıma Bu Ülke’yi alıp üstüne eğildiğimde, kendimi kapaktaki Cemil Meriç gibi hissediyordum. İçindekiler kısmında ilk dikkatimi çeken başlıklardan biri “İzmler”di. Sayfaları çevirirken ideolojilerin sayfalarca tahlil edildiği bir yazı bekliyordum. Açtığımda sadece şu cümle vardı:

“İzm’ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri. İtibarları menşelerinden geliyor. Hepsi de Avrupalı.”

Aşina Kitap’tan çıkan “İzm’ler Ne Kadar Bizim” kitabının kapağını gördüğümde işte bu anları hatırladım. Cemil Meriç beliğ bir ifadeyle ideolojiler karşısında duruşumuzun nasıl olması gerektiğini hülasa etmişti. İsmi de kapak resmi de bu söze bina edilmişti.

Daha pek çok bölüm okudum. Ama bu cümlenin tesiriyle artık ideolojilere kapılmayacak şekilde, bize, bu topraklara has sağlam bir duruş sergilemem, geniş bir dünya görüşü kazanmam gerektiğini düşünüyordum.

İhtiyacımız olan şey

İdeolojilerden istifade etmek ayrı bir şey, onlara kapılmak, hayat tarzını, düşüncelerini onlara göre inşa etmek apayrı bir şey. Zamanla belli bir ideolojiye kapılanların farklı fikirlere tahammül göstermediklerini ve koyu bir düşmanlık beslediklerini gördüm. Buna kendim de dahildim. Farkında olmadan okuduklarımın, tv’de, internette ve daha başka mecralarda; tesiri altında kaldığım her şeyde muhtelif ideolojiler vardı.

Bunları anlamanın ve zararlı yönlerinden sıyrılmanın yolu da –izmleri doğru tanımaktan bu da bilgi sahibi olmaktan geçiyordu. Lise kütüphanesinde Prof. Süleyman Hayri Bolay’ın Felsefi Doktrinler Sözlüğü elime geçti. Benim için tam bir hazineydi. Epey bir zaman istifade etmiştim. Artık pek çok ideoloji hakkında objektif şekilde bilgi sahibiydim.

Zaman içinde de bilgilerim artacak ve en mühimi İslamiyet’in hayata ve dünyaya bakışını bütünüyle anlatan eserlere yine lise yıllarımda kavuştum. En basitinden inanç, itikad ve hayatın 24 saatine dair temel bilgilerimi öğrenebileceğim bir ilmihal bulmak ve okumak nasip oldu.

Günümüzde gençlerin en büyük problemleri bu yıllarda istifade edebilecekleri eserlere ulaşamamaları. İlk başta ilmihal bilgilerinin noksanlığı sonra fikri cereyanlar ve mefhumlara dair bilgisizlik, gençliğin en büyük problemi… İslamı bütünüyle öğrenmedikleri için öğrendikleri eksik, tek cihetten sunulan bilgileri din zannediyorlar. Tatmin olmadıkları için başka yerlere savruluyorlar. Bunlar da tabii ki ideolojiler…

Bugünki internet fevkalade bilgi barındırıyor. Ancak bilgiler o kadar dağınık ve manipüle halde ki, bir bilgi çöplüğünden ibaret. Bu çöplükte eğriyi doğrudan ayıracak bir muhakeme, mantık bilgisi ve mefhumların doğru manalarının kavrandığı altyapıya ihtiyaç var. Hepimiz sosyal medyada pek çok ideolojinin, yani sonu izm’le biten düşünce kalıbının farkında olmadan tesiri altındayız. Bilhassa liseli gençler bu cereyanlar hakkında kavram karmaşası yaşıyor. Yanlış anladıkları veya hiç anlamadıkları ideolojilere kapılıyorlar.

“İZM’ler NE KADAR BİZİM?”

İşte Aşina Kitap’tan çıkan “İzm’ler Ne Kadar Bizim?” bu ihtiyaca bir reçete sunmak için hazırlanmış. Yazar Ayşe Yazıcılar bir imam-hatip öğretmeni. Zaman içinde hem kendi hayat tecrübeleriyle hem de mesleği icabı yeni nesil gençlerde gördüğü eksikleri farkediyor. Tespitlerini Genç Dergi’de makale olarak neşrediyor. Birikimleri bu kitaba dönüşüyor.

Kitapta popüler bir dil kullanılmış ve akademik, sıkıcı tafsilatlara girilmemiş. Her bölüme meşhurların sözleri ve o ideolojiyi temsil edenler hakkında kısa bilgiler eklenmiş. Mevzuyla alakalı “Ne söylediler” başlığı altında çeşitli ilim ve fikir adamlarından iktibas metinler seçilmiş. Yeri geldikçe tavsiye kitaplar da ilave edilmiş. Böylece kitap, okuyucuya zengin ve yönlendirici bir düşünce manzumesi sunuyor.

Şu 12 ideoloji anlatılıyor: Nihilizm, hedonizm, emperyalizm, feminizm, kapitalizm, minimalizm, narsisizm, oryantalizm, romantizm, sekülerizm, siyonizm, şovenizm.

En çok dikkatimi çeken insanların ideolojilere aktif ve pasif olarak nasıl kapıldığına dair müşahhas tespitleri oldu. Mesela şuurlu olarak nihilist olanlar zaten biliniyor. Bu cereyana kapılmış ama farkında olmayan pasif kitleler var. Bunlar bilinmiyor, düşünülmüyor. Yine diğer ideolojilerin hayatımızın içine nasıl sinsi şekilde girdikleri ve bize tesir ettikleri anlatılıyor.

Anlatılan konu ideolojiler yani fikir, düşünce, felsefe sahası olunca tabii ki tam bir objektiflik beklenemez. Yazar olabildiğince objektifliğini korumuş diyebilirim. Ancak “Hasıl-ı Kelam Netice-i Meram” kısmında açıkça duruşunu sergilemekten de çekinmemiş. Okurken objektif ve sübjektif yerleri birbirinden bariz şekilde ayırabiliyoruz.

Eksiklerine gelecek olursak; başta “sosyalizm” den bahsedilmemiş olması ilk dikkatimi çeken nokta oldu. Nasıl ki kapitalizmin problemli noktaları varsa ve bunlar insanlığa zarar veriyorsa, buna reaksiyon olarak doğan sosyalizmin ve bunun aşırı ucu komünizmin de anlatılması gerekirdi.

Komünizm SSCB ile tarihe gömülse de sosyalizmin tesiri artarak devam ediyor. Çin bir devlet politikası olarak sosyalizmi açıktan savunan ve uygulayan bir ülke. Sosyalist emperyalizmin dünyadaki yegane temsilcisi. İcraatları da malum. Pek çok terörist hareket yine bu tonlarda propaganda yapıyor.

Sadece bunlar da değil. Sosyalizmin sanattan edebiyata, ekonomiden sosyal meselelere, pek çok konuda propagandası yürütülüyor. Sosyal medya gündemlerinde sosyalist algılar oluşturuluyor. “Sosyalist İslam” propagandası da “anti kapitalizm” isimlendirmesi üzerinden yapılıyor.

Yine “Modernizm”den de bahsedilebilirdi. Ancak buna kapitalizm başta olmak üzere çeşitli ideolojiler anlatılırken bir nebze temas edilmiş. Modern-gelenek çatışması üzerinden yürütülen propaganda dini hayattan kültür ve sanatın her sahasına menfi şekilde tesir ediyor.

Kitabın sonuna bir sözlük ve hülasa bibliyografya hazırlanmamış olması da bir eksiklik. Belki sonraki baskılarda eklenir. Böylece kitap daha istifadeli hale gelecektir.

Netice-i kelam

Hayatın içinden misallerle her gencin anlayabileceği ve sıkılmadan okuyabileceği bir format takip edilmiş.  Esasında lise çağlarındaki gençlere hitap ediyor desek de, üniversitelilerin de okuması gereken bir eser. Zira eğitim sistemindeki kalitesizlik sebebiyle çoğu üniversiteli, yaşadığımız dünyanın fikir kalıplarından habersiz. Her genç grubuna ve hatta yetişkinlere, başlangıç mahiyetinde tavsiye edilebilecek istifadeli bir kitap.

Ali Tüfekçi

Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Sosyal ilimlere; tarih, sosyoloji, psikoloji ve İslami ilimlere meraklı.
DailySabah Culture&Arts yazarı. Kelambaz editörü.

Yorum Yaz

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!