Kelâmbaz
Kitap tanıtımı

Kitap İnceleme Yazıları Ne Zaman Okunur?

Geçtiğimiz günlerde @kelambazblog sosyal medya hesaplarından “Kitap inceleme yazıları, kitaba başlamadan önce mi okunmalı yoksa kitabı bitirdikten sonra mı okunmalı?” şeklinde bir soru sorduk ve bir nevi beyin fırtınası yapmış olduk. Ankete katılan takipçilerimizin %57si “başlamadan önce” şıkkını tercih ettiler. Yorum kısmında ise enteresan cevaplar ve bakış açıları ile karşılaştık. Şimdi bu meseleyi biraz daha şümullü bir şekilde ele alalım.

Öncelikle “kitap tanıtım yazıları” ile “kitap inceleme yazıları”nı tefrik etmemiz lazım. Ama ülkemizde herhangi bir kitap hakkında yazılan bir yazıya baktığınız zaman böyle bir tefrik görülmüyor. Daha doğru ve sağlıklı olan ise kitap tanıtımı ve benzer hizmetler veren platformların yazılarını “kitaba başlamadan önce okunacaklar” ve “bitirdikten sonra okunacaklar” şeklinde ikiye ayırmalarıdır.

Kitap tanıtım yazıları, kitabı daha önce duymamış veya duymuşsa bile yeterince bilgi sahibi olmamış insanlar için kitap hakkında bilgiler verir. Bu yazılar bazen kitabın ticari bir reklamı veya kitabı okutmak için bir telkin yazısıdır bazen objektif saiklerle yazılmış bir tanıtım yazısıdır bazen de kitabın okunmamasını tavsiye eden veya okunacaksa bile ihtiyatlı okunmasını söyleyen tenkid (reddiye) yazısıdır. Bu yazılar umumiyetle okurda kitap hakkında bir merak uyandırma gayesiyle yazılmıştır. Bu sebeple spoiler ihtiva etmezler.

Aynı kitap 2 defa okunur mu?

Kitap inceleme yazıları ise kitabın muhtevasını mütalaa eder, kapalı kalmış yerleri izah eder ve kitaba farklı perspektiflerden bakılmasını sağlar. Nitekim İslam kültüründeki şerh-haşiye geleneği bunun güzel bir misalidir. Bazen kitaptaki fikirlere destekleyici bazı ilavelerde bulunulur. Bazen de kitaptaki fikirler tenkid edilir, niçin hatalı oldukları söylenir. “Tenkidsiz fikir, budanmamış ağaca benzer” sözü meşhurdur. Bu tenkidler, okurların zihinlerinin daha makul bir noktaya gelmesine katkıda bulunurlar. Kitabı bitiren okurlar; başkaları bu kitaptan neler anlamış, acaba benim gözden kaçırdığım bir nokta olmuş mu gibi niyetlerle bu tür yazıları okurlar ve umumiyetle de kaçırdıkları pekçok nokta çok olmuştur. Hatta bazı okuyucular bu tür yazıları okuduklarında “acaba ben farklı bir kitap mı okudum” demekten kendilerini alamazlar. Her insanın okuduğunu anlama ve anladığını ifade etme kabiliyeti aynı değildir. Kimisi senelerce sıkıntılı gurbet hayatı yaşar ama bu yaşadıklarını ifade edemez. Kimi velüd kalemler ise 15 dakikalık bir vapur seyahatinden bir hikaye çıkarabilirler. [Aynı şey bazı film ve diziler için de geçerlidir. Özellikle Kurtlar Vadisi ilk 97 bölümü youtubedan seyrederken aşağıdaki yorumları okumak belki diziyi seyretmekten daha keyifli ve ufuk açıcıdır. Dizi seyredilirken fark edilmeyen yüzlerce detay yorumlarda diğer izleyiciler tarafından yazılmakta ve seyirciyi düşünmeye sevk etmektedir.] Neticede bir kitabı okuyan herkes aynı şeyi anlamaz. Kişinin bilgi birikimi, tecrübeleri, genetik karakteri vs hep anlayışını şekillendirir. Bu da kültür dünyamız için bir zenginliktir. Hatta aynı kitabı belli arayla yeniden okuyan kişi de ikinci okumasında kitabı aynı şekilde anlamaz. “Aynı kitap, 2 defa okunmaz” sözü meşhurdur. Çünkü zaman, insanı az veya çok değiştirir.

Nitekim yine geçtiğimiz günlerde @kelambazblog sosyal medya hesaplarından şöyle bir anket yaptık; “Daha önce okunan bir kitabı ikinci defa okumak mı daha istifadelidir yoksa farklı yeni bir kitap okumak mı?”. Ankette hiç de şaşırmadığımız bir netice aldık. %71 nisbetinde “ikinci defa okumak” şıkkı tercih edildi. Takipçi kitlemizin kültür seviyesi yüksek olduğu için bu netice çıkmış olabilir. Herhangi bir üniversite kampüsünde üniversiteli öğrencilerle bir anket yapılsa anketten tam tersi bir netice çıkabilirdi. Kitap okuma kültürü olan insanlar -eğer okudukları kitap kaliteli bir kitap ise- aynı kitabı ikinci defa okumanın hasıl ettiği faydaları bizzat tecrübe etmişlerdir. Büyüklerimiz -özellikle dini kitaplar için- “Çok kitap okumaktansa, doğru kitabı çok okumalıdır” derler.

Okuma tarzları

Medeniyet tarihimizde bazı kült kitaplar vardır. Bir defa okumakla tam anlaşılmazlar. Buna benzer kitaplar elbette ki birden fazla defa okunur ve el kitabı olurlar artık. Mektubat-ı Rabbani, İhya-u Ulûmi’d-din, Kimya-yı Saadet, Şerh-i Mevakıf vb. kitaplar böyledir. Bendeniz bu tür kitapları okurken şöyle bir metot takip ediyorum; Bu tür kitapları ilk okumamda öncelikle bilmediğim kelimeleri kurşun kalemle sayfa boşluklarına yazıyorum. Mühim gördüğüm yerleri sarı keçeli kalem ile çiziyorum veya mavi dolma kalemle çiziyorum. Aynı kitabı ikinci okuyuşumda ise mühim gördüğüm, üzerinde çok düşündüğüm yerleri farklı renk bir kalemle çiziyorum. Üçüncü okumada yine farklı bir renk. Böylelikle kitabı zaman zaman elime aldığımda gördüğüm farklı renkli çizgiler bana önceki okumalarımı hatırlatıyor, bir çağrışım yapıyor ve kitabı anlayışımı kolaylaştırıyor. Aynı kitabı tekraren okuma işini yaparken araya birkaç aylık zaman girerse hem istifade artar hem de okurken sıkılma olmaz.

Bu tür kitapları Güneş’e benzetebilirsiniz. Nasıl ki güneş panelinin yüzey alanı genişledikçe güneşten daha çok istifade eder ve daha çok elektrik üretir. Tecrübe ve birikimi fazla bir insan da okuduğu kitaptan o nisbette fazla fayda elde eder.

Okuduğunuz kitap ilmî bir kitap değil, edebi bir eser de olabilir. Eğer usta bir kalem tarafından yazılmış, okuyucusuna edebi zevk veren bir eser ise ikinci defa okumak yine istifadelidir. Ama aradan epey zaman geçmesi gerekir yoksa sıkıcı olur. Çevremde klasik eserleri okuyup da kitapların vermek istediği mesajı doğru anlayabilen çok nadir insan gördüm. Mesela “Suç ve Ceza”, “Gülün Adı”, “Monte Kristo Kontu”, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, “Demdârân”, “Fatih Harbiye”, “Hayvan Çiftliği” gibi eserler buna misaldir. Hatta George Orwell’in “Hayvan Çiftliği” kitabındaki karakterleri gerçek dünyadaki karşılıkları ile doğru eşleştirebilen yok gibidir. O sebeple bu tip kitapları okuduktan sonra esaslı bir kalem tarafından yazılmış inceleme yazıları okunmazsa kitaptan beklenen istifade hasıl olmaz.

Bir kitaptan azami derecede istifade etmek istiyorsak öncelikle kendi seviyemize uygun ve faydalı bir kitap seçimi yapmamız gerekir. Bunun için de kitaplarla çok hemhal olmuş, bizi de tanıyan insanlar varsa onlardan tavsiye alırız. Eğer böyle tanıdıklarımız yoksa mecburen kitap tanıtım yazılarını inceleriz. Kitabı okuduktan sonra ise o kitabı okumuş başka kimselerle mütalaa yaparız. Böylece kitaptan istifâdemiz 2 kat artmış olur. Mütalaa imkanı olmazsa kitap hakkında usta okuyucular tarafından yazılmış inceleme yazıları okunur.

Kitabiyat Kategorisi

Kelambaz websitemizde ilk kurulduğu andan itibaren Kitabiyat isimli bir yazı kategorisi mevcut. Burada muhtelif yazarlarımız okudukları kitaplar hakkında fikirlerini, mütalaalarını okuyucularımızla paylaşıyorlar. Bu kategoriyi açmaktaki maksadımız öncelikle kenarda köşede kalmış, kıymeti iyi bilinmemiş -bir nevi antika değerindeki- kitapları okurlarımıza tanıtmak ve bu kitapların yayılmasını sağlamak. Daha sonra ise piyasada çokça bilinen, çok da konuşulan kitapları kendi perspektifimizden değerlendirip, kendi kanaatimizi ortaya koymak istedik. Okurlarımızın kendileri için doğru kitapları seçmelerine ve okumuş oldukları kitaplardan da azami derecede istifade etmelerine bir yardımımız dokunuyorsa ne mutlu bizlere….

Not: Bundan sonra zaman zaman sosyal medya hesaplarımızda yapacağımız bunlara benzer fikir teatilerinde sizlerin de kıymetli yorumlarını görmek bizi memnun eder.

Tavsiye yazı: YAZI YAZMAK HAKKINDA BİR YAZI

Cüneyt Apal

Cüneyt Apal

Eğitimci.

cuneytapal@gmail.com

Yorum Yaz

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!