Kelâmbaz

Kânûnî’den Protestanlar’a Mektup

Papa denilen bî-dîn[dinsiz Papa], Hâlık’ın bir bilmeyüp, Hazret-i Îsâ aleyhisselâm’a tanrılık isnâd edüp, elleri ile yaptıkları putlara ve sûretlere tapup, Hakk’ın birliğine şekk getürüp, Hakk’ın nice kulların ol tarîk-i dalâlete sevk edüp, İblîs gibi iğvâ verüp, nice kanlar dökülmesine sebep olmağla siz, Papalu’ya kılıç çeküp dâimâ onları katl eylediğiniz ecilden, merhamet-i şâhâne ve şefkat-i mülûkânemiz her vehicle sizin tarafınıza masrûf olup…

Mektup’tan

1583’te vefat eden ve türbesi Eyüp Sultan’da olan Nişancı Feridun Ahmed Paşa’nın “Münşeâtü’s-Selâtîn” adında çok kıymetli bir eseri vardır. Paşa merhumun bu eseri, ilk Osmanlı padişahından Sultan III. Murad Han’ a kadar gelen hükümdar mektuplarının ve sultana gelen diplomatik yazışmaların suretlerini ihtiva etmektedir.

Feridun Paşa’nın Eyüp Sultan’daki Türbesi

Ziya Nur Aksun’un Osmanlı Tarihi adlı eserini okurken Kânûnî Sultan Süleyman Han’ın Flandre ve İspanya’daki Protestanlar’a hitaben yazdığı bir mektuptan söz edildiğini gördüm. Mektubun Feridun Bey’in Münşeâtı’nda yer aldığı da yazıyordu. TBMM’nin online kütüphanesine girerek Osmanlı zamanında basılmış Münşeat’ı hemen bilgisayarıma indirip bu mektubu aramaya başladım ve nihayetinde buldum: https://acikerisim.tbmm.gov.tr/xmlui/handle/11543/588

Mektubun Başı

Sade bir dille yazılmış mektubu aynen Latinize ediyorum:

FLANDRE VE İSPANYA VİLÂYETLERİNDEKİ LUTERAN MEZHEBİ ESHÂBINA ISDÂR BUYURULAN NÂME-İ HÜMÂYÛN’UN SÛRETİDİR:

Mefâhir-i a‘yân-ı milletü’l-Mesîhiyye [Hristiyan milletinin yüce beyleri] , merâci‘-i ümerâ-i tâife-i Îseviyye [İsevî taifesinin müracaat edilen emîrleri] , Flandre ve İspanya memleketlerinde Luteran mezhebi üzere olan beğler ve beğzâdeler ve sâir Luteran mezhebi a‘yânı! (Hatemet ‘avâkibuhum bi’l-hayr) [Hepsinin Akıbetleri Hayrolsun]

Mektûb-ı muvâlât-ittisâlimiz vâsıl olıcak, [Muhabbet dolu mektubumuz size varınca] ma‘lûmunuz ola ki, rûy-i zemînde olan selâtîn-i ızâm mâbeyninde hânedân-ı saltanat-unvânımız, Hakk subhânehû ve te‘âlâ Hazretleri’nin uluvv-i inâyeti ve Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in mu‘cizât-ı kesîretü’l-berekâtıyla cümleden kutlu ve kudretlü ve azametlü olup, nice taht u tâc sâhiblerinin memleket ve vilâyetleri ve Akdeniz ve Karadeniz ve hesâbı yok nice vilâyetlerin pâdişâhlığı cenâb-ı celâlet-me’âbımıza müyesser, ve berr ü bahrden bu kadar haşmet ve kuvvet ve kudret mukadder olduğu, Cenâb-ı Hakk celle ve alâ’nın birliğine ve Muhammed Mustafâ sallallâhu te‘âlâ aleyhi ve sellem Efendimiz’in hak peygamberliğine âmme-i ehl-i İslâm’la i‘tikâd ve i‘timâdımız olup, kullarına hayr sanduğumuzdan [kulları için hayır istediğimizden] ve Hakk’ın birliğine i‘tikâd etmeyüp şekk getürenlerin üzerine asker çeküp kuvvet-i kâhiremizle haklarından geldüğümüz içündür;

Siz dahi puta tapmayıp, kiliselerden putları ve sûret ve nâkûsları reddedüp, “Hak te‘âlâ birdir ve Hazret-i Îsâ peygamberi ve kuludur” deyü i‘tikâd edüp ve hâlâ cân u dilden hak dîne tâlib ve râgıb olup ve Papa denilen bî-dîn[dinsiz Papa], Hâlık’ın bir bilmeyüp, Hazret-i Îsâ aleyhisselâm’a tanrılık isnâd edüp, elleri ile yaptıkları putlara ve sûretlere tapup, Hakk’ın birliğine şekk getürüp, Hakk’ın nice kulların ol tarîk-i dalâlete sevk edüp, İblîs gibi iğvâ verüp, nice kanlar dökülmesine sebep olmağla siz, Papalu’ya kılıç çeküp dâimâ onları katl eylediğiniz ecilden, merhamet-i şâhâne ve şefkat-i mülûkânemiz her vehicle sizin tarafınıza masrûf olup, karadan ve deryâdan her hâl ile size mu‘âvenet-i husrevânemiz [yüce yardımımız] zuhûra gelmek ve ol zâlim-i bî-dîn elinden sizi halâs ve hak dîne sevk etmek lâzım olmuştur.

Husûsen Flandre ve İspanya vilâyetlerinde nice yarar beğler ve beğzâdeler Papa’nın mezhebinden ve ızlâlinden istikrâh edüp [dalalete sevk etmesinden iğrenip], Hakk’ın birliğin bilüp ikrâr ve hak dîne vâsıl olmak murâd edinüp, lâkin ol zâlimin zulmünden ve mekrinden havf eyleyüp [korkup] müte’ellim olurlar [elem çekerler] imiş.

O Devirlerde Papa

İmdi, size olan dostluk ve muhabbetimiz ve merhamet ve âtıfetimizin i‘lâmı, hayliden berü maksûd-ı hümâyûnumuz olmuştur. Lâkin bu bâbda size gönderilmeğe olur olmaz kimseye i‘timâd-ı hümâyûnumuz olmadığı ecilden te’hîr olunmuştu. Hâlen yüce âsitânemiz kullarından Muharrem nâm kulumuz ol tarafın dilin ve ahvâlin bilür. İ‘timâd olunur kulumuz olmağın, size olan muhabbet ve dostluğu ve merhamet ve şefkatimizi i‘lâm etmek içün size irsâl olundu.

Vusûl buldukda gerekdir ki, cümleniz i‘tikâdınız beğler ve Luteran beğzâdeleri ve a‘yânıyla size dostluğumuzu mukarrer bilüp ve hüsn-i ittifâkla mezbûr kulumuz ile mükâleme ve müşâvere edüp, ağızdan dediği ve kağıd ile bildirdiği cemî‘ kelimâtını mübârek ağzımızdan sâdır olmuş gibi mukarrer bilüp, dahi her ne yılda ve ne zamanda ittifâkla Papa-yı bî-dîn’e asker çekmek ve cenk etmek murâd ediyorsanız, ona göre i‘timâd olunur adamlarınızı yüce âsitânemize gönderüp, mezbûr kulumuz ile ma‘an[birlikte] ahvâlinizi [hallerinizi] bildiresiz ki, ta‘yîn eylediğiniz zamanda berr ü bahrden [karadan ve denizden] asâkir-i mansûremiz [muzaffer askerlerimiz] gönderilüp gereği gibi mu‘âvenet [yardım] oluna.

…’de olan ehl-i İslâm a‘yânına dahi nâme-i hümâyûnumuz gönderilüp, Luteran beğleri ve beğzâdeleri ve a‘yânı, Papalu üzerine asker çektiklerinde siz dahi bir taraftan bî-dînlerin üstüne yürüyüp mu‘âvenet edesiz deyü iş‘âr olunmuştur. Onlar ile dahi dâimâ haberleşüp dostlaşasız. Ve min ba‘d [bundan sonra], yüce âsitânemize gelecek adamlarınızı emn u huzûr üzre yüce âsitânemize ulaştırmakta aslâ tereddüd ve te’hîr etmeyüp, dergâh-ı mu‘allâmıza adamlarınızı gönderüp, dostluğunuzu ve sâir ahvâlinizi i‘lâmdan hâlî olmayasız ki, cemî‘-i âlemi yoktan vâr eden Hakk subhânehû ve te‘âlâ’ya ma‘lûmdur ki;

Size bu vechile dostluğumuz ve inâyet-i şâhânemiz bir gûne [hiç bir şekilde] tama‘ ve garaz [aç gözlülük ve hırs] içün olmayup mahzâ siz Hakk’ın birliğine ve sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz’in hak peygamberliğine ve çâr-yâr-ı ızâm’ın [dört büyük sevgili halifenin] ervâh-ı mukaddeselerine ve âbâ-i kirâm ve ecdâd-ı ızâmım ervâhını yâd ile size ahd ve yemîn ederim ki size dostluk ve muhabbetimiz mukarrerdir.

Ve ne zamanda Papalu’ya kasd edip vakit ta‘yîn ederseniz karadan ve deryâdan mu‘âvenet ve mezâhiretimiz mukarrerdir. Ve dostluğumuzu muhakkak bilüp hüsn-i tedârik ve ittifâkta dakîka fevt etmeyüp bî-dînlerin hakkından gelmekte cedd ü sâ‘î [gayretkeş] olasız. Ve merkûm kulumuz Muharrem’in sağ memesi altında ve sol ayağının inciğinde yarası vardır. Ona göre mukayyed olup nâme-i hümâyûnumuz âharın eline düşüp hîle ve hud‘a ile mâbeynde olan dostluğu bilüp zarar u gezend [musibet] eriştirmek ihtimâli olmaya. Vesselâm.

1566’dan Beri İstirâhatgâhı

Emir Ali Demirel

Emir Ali Demirel

Elektronik Müh. Tarih-Sanat Tarihi, Kültürel Seyahatler&Fotoğrafçılık

emiralid.blogspot.com

Yorum Yaz

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!