Kelâmbaz
Doğu Ekspresi ile Şark Seyahati

Doğu Ekspresi ile Şark Seyahati

Geçtiğimiz hafta memleketim Kayseri’den Doğu Ekspresi trenine binerek ülkemizin kuzeydoğusundaki serhat şehirlerine bir seyahat yaptım. 10 gün boyunca Kars, Ardahan, Artvin mıntıkasında seyrüseferde bulundum. Bir gün de günü birlik Gürcistan’a geçtim. Bu 10 günlük seyahatimde bölgede yabancı bir insan gözüyle yaptığım müşahedeleri burada paylaşmak istedim.

Önceleri kafamda bir soru işareti olurdu. İstanbul’da her köşe başında bir kebapçı, her yerde muhtelif et yemeklerinin olduğu lokanta ve restoranlar var. Sadece İstanbul değil, özellikle turizmin yoğun olduğu Ege ve Akdeniz sahilleri başta olmak üzere tüm Türkiye’de vaziyet aynı. Kafamdaki soru işareti ise şu; Bu kadar eti seven ve tüketen bir milletiz, her gün tonlarca et satılıyor, peki bu etler nereden geliyor? Milyonlarca insanın et ihtiyacı nasıl sağlanıyor? Kafamdaki bu soru işaretinin cevabını bölgedeki engin otlakları ve çayırlara yayılmış sürüleri görünce buldum. Nitekim bölgede insandan çok büyükbaş hayvan vardı. Yol kenarlarında, meralarda kimi zaman 5-10 tane, kimi zaman yamacı kaplarcasına göz alabildiğince yayılan sürüleri gördüm.

Doğu Ekspresi ile Şark Seyahati
Yolun 2 tarafında da meralar

Bölge coğrafi olarak çok yüksek ve iklim olarak da soğuk olduğu için tarıma çok müsait değil. Göz alabildiğince uzanan kocaman meralarda yaz aylarında uzun boylu çayırlar bitiyor. Hayvancılıkla uğraşan bölge insanı, havaların ısınıp otların çıkmasıyla hayvanları meraya salıyor. Aynı zamanda bu otlar tırpanla veya profesyonel makinalarla biçilip kış için muhafaza ediliyor. Anlayacağınız hayvanların beslenme masrafı böylelikle neredeyse sıfıra iniyor. Otların sürü tarafından bitirildiği veya tırpanla biçildiği yerlerde yağmurlar tekrar yağarsa otlar tekrardan fışkırıyor.

Bölgenin bu yapısı sadece büyükbaş hayvancılığa değil arıcılığa da ciddi bir potansiyel teşkil ediyor. Has Kafkas cinsi arılar Ardahan ovasında açan kendine has rayihasıyla ekseriyetini pembe ve sarı renkli çiçeklerin oluşturduğu yüze yakın endemik bitkiden polen toplar. Bu arıların yaptığı bal ülkemizin en kaliteli bal markalarından biridir.

30-40 yıl öncesine kadar Anadolu’nun her köyünde yaygın olan atlar, motorlu taşıtların çoğalmasıyla gözden düşmüştü ve görülmez olmuştu. Ardahan-Kars yöresinde yol kenarlarında ve köylerde şaşırtıcı bir şekilde çok fazla at gördük.

İklim

Bölge, ülkemizde nüfusun en seyrek olduğu yer. Sebebi de iklim. Ülkemiz dünyada çok fazla bitki çeşitliliği, iklim çeşitliliği ve kültür çeşitliliği bulunan nadir ülkelerinden. Tabir yerinde ise yedi bölgemizin yedisi de birbirine pek benzemiyor. Coğrafya kitaplarına bakıldığında İç Anadolu ile Doğu Anadolu hemen hemen aynı iklim olarak bilinir ama gidip yerinde görünce aslında pek de öyle olmadığını gördük.

Normalde İstanbul’da günlük hayatta hakkında en çok konuşulan şey trafiktir. Bir plan yapacağı zaman trafiği göz önüne alır ve plan ona göre yapılır. Bu bölgede ise insanların temel gündem maddeleri soğuk. Pekçok insan birbirine o ayki doğalgaz faturasını soruyor. “Dün akşam çok üşüdünüz mü”, “Senin botunun / montunun markası ne” gibi sualler yaygın. Özellikle kış aylarında evden çıkılacağı zaman bütün işleri tek seferde bitirilmeye çalışılıyor. Çünki bir daha dışarı çıkma mecburiyeti doğarsa kapının diğer tarafında donduran bir soğuk sizi bekliyor.

Soğuk günlerde mest sıklıkla kullanılıyor. Yazları bile kullanana şahit olduk. Hem sıcak tutuyor hem de namaz kılanlar mesti giydikten sonra 24 içinde tekrar abdest almaları gerektiğinde ayakkabıyı, çorabı çıkarıp ayağı yıkama derdi olmaksızın sadece mestin üzerini hafif mesh ediyorlar. Bu ise büyük kolaylık sağlıyor.

Sokaklardan geçerken hiçbir evde klima görmedik, çünkü sene boyunca hiç ihtiyaç duyulmuyor. Onun yerine nerdeyse bütün evlerin dış cephelerinde yalıtım var.

Evlerin tuvaletlerinde ibrikler var. Normal musluktan akan su çok soğuk olduğu için bu ibrikler lavaboda sıcak su ile dolduruluyor ve tuvalete öyle giriliyor. Yaz aylarında bile bu şekilde kullananlara şahit olduk.

Temmuz ayının ortasında gitmemize rağmen gündüz öğlen saatlerinde sıcaktan hiç rahatsız olmadık. Sıcaklık öğlenleri takriben 20 derece idi. Akşamları ise üzerimize termal içlik giymemize rağmen battaniye ile yattık. Hatta bazı akşamlar elektrikli soba yaktık.

Bir defasında burada memur bir tanıdığımız ağustos ayında Batı’ya bir şehre tatile gitmek için senelik izin alacağını söyledi. Karşısındaki muhatabı ise bunun hiç de mantıklı bir karar olmadığını, asıl tatilin yaz aylarında Türkiye’nin diğer şehirleri hep yanarken burada serin serin oturmak olduğunu, izni kışın en sert günlerinde alıp o günlerde batıda giderek soğuktan kaçmanın daha münasip olduğunu söyledi.

Ardahan’da malum iklim sebebiyle hiç meyve yetişmediği için meyveler etrafına göre alçakta olan ve mikroklima (mikroiklim) özelliği gösteren Iğdır’dan geliyordu.

Nereleri gezmeli?

Ani harabelerine mutlaka gitmek lazım. Ani’nin hemen yanından vurucu manzarasıyla Arpaçay geçiyor. Nehrin diğer tarafı Ermenistan. İki taraftan da askerler sınırda nöbet tutuyorlar. Önceki haftalarda yanlışlıkla sınırın karşısına geçen bir çobanın vurulduğunu duyduk. Gitmeden önce YouTube’dan Talha Uğurluel hocanın Ani’yi anlattığı videoyu seyredip öyle giderseniz daha istifadeli olur. Ayrıca Kars merkezde başta Kars Kalesi ve Ebul Hasen Harkani hazretlerinin makamı olmak üzere çok sayıda gezilecek yer var.

Doğu Ekspresi ile Şark Seyahati
Ani’den bir fotoğraf. (Karşısı Ermenistan)

Çıldır Gölü Ardahan ili hududu içinde. Kars’a giderken yol üstünde. Türkiye’nin kışları buz tutan tek gölü. Kışları üzerinde kayak yapılan ve atlı kızakların olduğu bu gölü KPSS çalışan herkes ismen bilir. Ama gölün çok fazla gezilebilecek bir durumu yoktu. Normalde Van Gölü’nde, Abant Gölü’nde vs. pek çok gölün etrafında bulunan yürüyüş yolları, kamelyalar, piknik için çardaklar burada yoktu. Gölün kıyısında nadiren ağaçlar vardı. Etrafında birkaç ufak köy dışında yerleşim yeri bulunmadığı için suyu çok temizdi. Bölgedeki tek göl Çıldır Gölü değil, ama en büyükleri o. Civarda Karagöl, Aktaş gölü gibi görülmesi gereken, kenarında piknik yapma imkanı bulunan başka göller de var.

Şeytan Kalesi ve Karaçay Vadisi
Şeytan Kalesi ve Karaçay Vadisi

Ardahan merkezden Çıldır’a giderken yol üstünde sayılabilecek Şeytan Kalesi mutlaka görülmesi gereken bir yer. Hasan Sabbah’ın Alamut’unu anımsatıyor. Eğer burada drone uçuracaksanız, göz temasını kaybetmemeniz mühim. Zira drone ile aranıza kale duvarları girdiğinde sinyal kesiliyor. Yine etraf çok engebeli ve kayalık olduğu için dronun bir tepeciğe çarpıp düşmesi muhtemel. Bizim başımıza geldi. Dronumuz düştü, yerini 1 saatlik zor bir aramanın neticesinde bulduk.

Doğu Ekspresi ile Şark Seyahati
Şeytan Kalesi’nin yanındaki köyden ironik bir manzara

Ardahan Kalesi de görülmeye değer. Şehir ayağınızın altında ve hemen dibinden Kür nehri geçiyor. Ardahan’da bulunduğumuz sürece ikindi veya akşam vakitleri Kür nehri kıyısındaki yürüyüş yaptık. Su sesi insana huzur veriyor. Buranın eksikliği ise nehrin kenarında oturup çay içilebilecek mekanlar yok denecek kadar az.

Kars Kalesi ve Kür Nehri
Kars Kalesi ve Kür Nehri

Ardahan’daki Kür nehrine nazaran Kars’ın içinden geçen Kars Çayı’nın kenarında oturacak çok fazla restoran ve kafe var lakin burada da nehirden gelen kötü koku bizi ciddi rahatsız etti. Sorduğumuzda nehre kanalizasyonun karıştığını o sebeple böyle kötü koktuğunu öğrendik.

2 şehir de yakın tarihimizde uzun bir dönem Rus işgalinde kalmış. Zamanında Ruslar şehir planlamasında ızgara sistemini tatbik etmişler. Ruslardan kalma ve şu an ayakta olup kullanılan yüzlerce tarihi bina var. Eğer 1918’de Rusya’da ihtilal olup Çar devrilmeseydi, Ardahan-Kars seyahatimizi pasaportla yapmamız çok muhtemeldi.

Bölgede bir yeri gezmeye gideceğiniz zaman şu gün veya şu saatte gideyim kalabalık olmasın, sakin olsun gibi bir düşünceniz olmasın. Zira bir defasında Ardahan’da bir dost meclisinde yemek yerken bir plan yapıyorduk. Cumartesi günü şu şu yerlere gidelim denildi. Ben de İstanbul’daki mantıkla “hafta içi gitsek daha iyi olmaz mı, hafta sonu kalabalık olabilir” dedim. Mecliste Ardahan’ın yerlilerinden birisi “Ardahan’ın tamamı oraya gelse, yine kalabalık olmaz” şeklinde nükteli bir cevap verdi.

Bölgede hayvancılık en mühim gelir kaynağı olduğu için süt ve süt ürünleri de oldukça yaygın ve meşhur. Bölgenin peyniri Türkiye’de 1 numara. Şehir merkezinde çok sayıda mahalli ürünler satan dükkan var, bunların tamamında peynir ve eski kaşar satılıyor. Şehirden ayrılmadan önce mutlaka alıp memleketinize götürmelisiniz. Ayrıca Kars şehrindeki peynir müzesini de ziyaret edebilirsiniz.

Kars’ta kaz eti yiyebileceğiniz restoranlar var. Bölgede gittiğimiz her köyde yüzlerce kaz gördük. Tavuktan çok kaz vardı.

Buralara kadar gelmişken Gürcistan’a geçmemek de olmaz. Ardahan’ın Posof ilçesindeki tarihi eserleri gezdikten sonra oradan pasaport varsa pasaport ile pasaport yoksa kimlik kartı ile kolayca sınırın diğer tarafına geçmek mümkün.

Doğu Ekpresi 

Doğu ekspresi tren hattı son yıllarda sosyal medyada çok popüler. Ankara’dan başlayan ve Kars’ta biten bu hat, özellikle kış aylarında çok tutuluyor. Trende 1 adet yataklı vagon 3 adet ise normal koltuklu vagon bulunuyor. Bilet fiyatları çok uygun, hatta otobüs biletinin yarısına belki 3’te bir fiyatına bilet bulmak mümkün. Öğrenci, öğretmen vs. olunursa hat TCDD’ye ait olduğu için indirim de yapılıyor. TCDD’nin websitesine girerek bilet almak çok kolay. Normal koltuklu vagonda bilet kolay bulunuyor ama yataklı vagonda seyahat etmek için biletinizi birkaç hafta önceden almalısınız. Zira tur şirketleri ve seyyahlar önce davranıyorlar.

Trende her cam kenarı koltuğun yanında bir priz bulunuyor. Trene ilk bindiğimde Türk kahvesi yapan, çay demleyen çok sayıda aileye şahit oldum. Treni sık kullandıkları için olacak ki yanlarında elektrikli kahve makinası, kettle, kağıt bardak, 5 litrelik su gibi gerekli malzemeleri alarak tedarikli gelmişlerdi. Keza cam kenarındaki her koltuğun yanında priz vardı. Özellikle tren Sivas’ı geçince tabiat harikası manzaralara şahit olduk. Kışın bu manzaraların daha da güzel olacağını tahmin ediyorum.

Doğu Ekspresi tren hattının açılması ve bunun reklamının sosyal medyada iyi yapılması Kars’a ciddi sayıda yerli ve yabancı turist gelmesini sağlamış. Kars’a gelen bu turistler program gereği Ardahan merkeze uğramıyorlar, sadece Çıldır ilçesinde Çıldır Gölü’nü görüp dönüyorlar. Hem turizm sebebi ile hem de kendi vatandaşlarının ulaşımı sebebi ile Ardahan tren hattının Ardahan’a uzatılmasını istiyor. Ama maliyet muhasebesi açısından bu hiç mümkün görünmüyor. Hattın Kars’tan Iğdır üzerinden Zengezur koridoru üzerinden Azerbaycan’a bağlanması daha mantıklı.

Ardahan’da Kür Nehrinin kıyısında Doğu Ekspresini taleb elen bir duvar yazısı

Normalde programımı birkaç gün daha uzatma imkanım varken bir arkadaşımın düğünü olması hasebiyle Ankara’ya geçtim. Düğünde karşılaştığım ve o gün sabah KPSS’ye girdiğini öğrendiğim bir arkadaşım, KPSS’de “Doğu Ekspresi aşağıdaki şehirlerin hangisinden geçmez” şeklinde bir sorunun çıktığını söyledi.

Hızlı tren günümüzde bu bölgeye gelmiş değil. Son durağı Sivas. Hat Sivas’tan Erzincan, Erzurum ve Kars’a uzarsa hatta Kars’tan Ağrı ve Iğdır üzerinden Zengezur koridoru ile Azerbaycan’a uzarsa bölge ekonomik olarak şahlanır. Aynı zamanda Ermenistan’la aradaki ihtilaflar çözüme kavuşur ve Ermenistan ile de şu an kapalı bulunan sınır kapıları açılırsa bölgedeki nakliye sektörü zirve yapar ve bu şehirlerin ekonomileri şahlanır.

Bölgeden bazı notlar

Kars ve Iğdır şehirlerimizde bir miktar Caferi nüfus var. Her sene 10 Muharremde haberlerde Caferilerin Kars sokaklarında kırbaçla sırtlarına vurarak ayin yapmalarına şahit oluyorduk. Bu sene ise Muharrem ayının ilk haftası Kars merkezden Ani’ye giderken yolda “Ya Hüseyn” “Ya EbelFez” gibi afişlere denk geldik.

Doğu Ekspresi ile Şark Seyahati
Kars merkezden Ani’ye giderken yolda “Ya Hüseyn” “Ya EbelFez” afişleri

Hayat bu bölgede erken saatte bitiyor. Akşam saat 22 gibi yemek yiyecek yer bulamadık. Mekanlar hep gündüz çalışıyordu. Akşamları sokaklar da tenha. İnsanlar havanın daha ılıman olduğu gündüz saatleri işlerini hallediyor, akşam da evlerinde oturuyorlar. Bu da kitap okumak için bir fırsat, değerlendirebilene tabi ki.

Ardahan şehrinde çingenelerin yaşadığı bir mahalle var. Edirne’de şopar denildiği gibi burada da çingenelere mutruf deniyor. 

Ardahan’dan Çıldır ve Kars istikametinde giderken şehrin çıkışında, merkeze uzak bir mevkide devasa birkaç binadan müteşekkil bir üniversite kampüsü gördük. Sorduğumuza göre üniversitenin çok talebesi yokmuş. Sebebi ise gençlerin ülkemizin ücra köşesindeki bu küçük şehre üniversite okumak için gelmek istememeleri. Üniversite idaresi çözümü bir nebze Afrikalı talebelerde bulmuş, bu sayede derslikler bir nebze de olsa dolmuş. Şehirde sokaklarda sık sık bu Afrikalı gençlerle karşılaşmak mümkün.

Üniversitelilerin kaldığı erkek yurdu hem kampüse hem şehir merkezine uzaktı. Özellikle çetin kış şartlarında yurttan kampüse ulaşmakta zorlandıklarını duyduk. Kız yurdu ise şehrin tam ters istikametinde Erzurum yolu üstünde idi. Bu yurdun hangi mantıkla buraya yapıldığını sorduğumuzda kimseden makul bir cevap alamadık. Şahsi kanaatim; son 20 yılda ülkemizde yapılan en büyük hatalardan birisi, hatta belki de en büyük hata, her şehre üniversite açmak ve üniversite kontenjanlarını haddinden fazla artırmak oldu.

Ardahan gibi iklimin sert olup kimsenin okumak istemediği bu küçük şehirde de alakasız bir şekilde üniversite görmek bizi üzdü. Keşke bu kamu kaynakları daha doğru kullanılsa, mesela belki daha az bütçeler ile Ardahan’da büyükbaş hayvancılık enstitüleri kurulsa buralarda profesyonel hayvancılık ve mera kullanımı hususunda hem teorik bilimsel çalışmalar yapılıp hem de bunlar sahada tatbik edilse, bu işten yapılan verim katlanarak artsa ve katma değer oluşturulsa, şehre üniversitenin vereceği faydadan kat kat fazla fayda sağlanmış olur. Böylelikle süt ve süt ürünlerine sektöründe meşhur markalar kurulup şehrin ticaret hacmi artırılabilir. Kış turizmi için mevcut tesisler modernleştirilip, yeni oteller inşa edilerek de bölgeye katma değer sağlanabilir.

Bu bölgedeki validen belediye başkanına, kaymakamından imar müdürüne bütün idareci kesimin iklim ve coğrafya olarak aynı bu bölgeye benzeyen yurt dışında başka bölgelere birkaç haftalığına gitmeleri ve oralarda kamu hizmetleri nasıl işliyor incelemeleri gerekir. Rusya’da bazı şehirler seçilebilir. Polonya, İsviçre Alpleri veya İskandinav ülkeleri de olabilir. Kararlaştırılan pilot bölgelere gidilerek hayvancılık profesyonel olarak nasıl yapılıyor, kışın karla mücadele nasıl yapılıyor, binaların ısınmasında hangi teknikler kullanılıyor gibi onlarca meselede istişareler, gözlemler yapılabilir. Akıl akıldan üstündür. Rusya’da bir belediye kimsenin aklına gelmeyen bir metot denemiş ve muvaffak olmuş olabilir.

Gittiğim her yeni coğrafyada yeni şeyler öğrendiğim gibi buradan da kendimi yenileyerek, tecrübe heybeme hep iyilikler, nasihatler doldurarak ayrıldım. Her gördüğümü, her duyduğumu yazarak yazının hacmini büyütmek istemedim. Okuyucunun yazıyı sıkılmadan okuması, bölge hakkında bir kanaat sahibi olması ve yazıyı bitirdiğinde bir perspektif kazanmasını hedefledim. Bir başka yazıda görüşmek üzere…. Hoşça kalın.

Yazarın Diğer Seyahat Yazıları

İmam Birgivî’nin İstirâhatgahı Birgi’ye Seyahat

Mukaddes Şehir: Kudüs Seyahat Notları

Uzak bir Mağrib Memleketi: Fas

Niçin Orta Asya’ya gitmeli?

Cüneyt Apal

Cüneyt Apal

Eğitimci.

cuneytapal@gmail.com

1 comment

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!