Kelâmbaz

Almanya’daki Türk Mezarı

Hicret insanlık tarihi kadar eski bir mefhumdur. Hayatlarını idame ettirmek için vatanından uzak kalan insanların sayısı az değildir. Yeni beldeleri keşfetmek; ilim tahsil etmek için diyar diyar gezen insanlar hepimizce malumdur. Fakat bir zümre vardır ki onlar pek bilinmez.

“Gurbet dünyaya gelmekle başlar” demişler, fakat gurbet içinde gurbeti yaşayan varsa onlar da esirler olsa gerektir. Muharebe esnasında esir düşen ve daha sonra esamesi dahi okunmayan nice isimsiz kahraman vardır. Ancak çok azı kabrini ve namını günümüze kadar taşımıştır.

Ein Bild, das Gras, draußen, Gebäude, Feuer enthält.

Automatisch generierte Beschreibung
Mehmet ve Hasan isimli sipahilerin mezarları

Orta Avrupada Osmanlı’ya ait eserler bulmak hayli zor. Fakat Hannover topraklarında bulunan iki mezar taşı Osmanlı’ya ait en mühim eserdir. Ekim 1683’de Osmanlı ile Alman-Leh ordusu arasında yapılan ve “Ciğerdelen Muharebesi“ olarak bilinen savaşta esir düşen Mehmet ve Hasan isimli 2 asker Almanya’nın Hannover şehrine getirilir. Bu iki Sipahi artık burada vefat edecek ve Hannover şehrine gömüleceklerdir. O dönemde esirler mübadele yoluyla serbest kalır veya hizmetçi olarak sarayda vazife alırdı. Bu iki Sipahi ise Prenses Sofi von Hannover’in yanında vazifeye başlar ve sekiz sene bilâfâsıla saray vazifesinde bulunurlar. 1691 senesinde bir kaç ay arayla vefat eden bu iki esirin dinine son derece bağlı olarak yaşadığı kayıtlara geçmiştir. Öyle ki; kıyafetlerini dahi değiştirmek istememişlerdir. Son talepleri ise İslamiyet’e uygun bir şekilde defnedilmek olmuştur. Üstün hizmetlerinden dolayı bu isteklerini geri çevirmeyen Prenses Sofi von Hannover onlara yakışır şekilde mezar inşa ettirmiştir. Sadece Prenzes Sofinin değil tüm Hannover şehrinin muhabbetini kazanan Mehmet ve Hasan’nın mezarlarının bakımı bizzat halk tarafından yapılmış ve günümüze intikal etmiştir. İkinci Cihan Harbinde yıkılan mezarlar daha sonra taşınmış ve bugünkü yerine getirilmiştir.

Ein Bild, das draußen, Gras, Text, Gedenktafel enthält.

Automatisch generierte Beschreibung

Hannover’in 80 km batısında bulunan Lemgo Köyü’nde metfun bulunan altı yaşındaki Mustafa’nın hikâyesi ise daha acıklıdır. Lippe şehrinin Kralı Rudolf 1683 senesinde Viyana Kuşatması’na katılmış ve muharebede epey insanı esir almıştır.

Bildergebnis für brake mustafa
Mustafa’nın kabri (Kaynak 1)

Esirler arasında 3 yaşındaki Mustafa da bulunur. Annesinden ayrılarak Almanya’nın muhtelif yerlerine esir olarak satılan küçük Mustafa’nın vücudu bu uzun yolculuğa dayanamaz ve Lemgo şehrinde vefat eder. Mezar taşında babasının ismi olan Hüseyin, 1683 Budapeşte doğumlu olduğu ve 1689’da vefat ettiği yazar. Kilise kaynaklarında diğer esirlerin gönüllü olarak Hristiyan oldukları ve o şekilde öldükleri yazmaktadır.

Fakat kilisenin o dönem katı bir misyonerlik faaliyeti güttüğü ve bunun için 1728 senesinde husisi olarak kurduğu “Institutum Judaicum et Muhammedicum” müessesi herkesçe malumdur. Arapça ve İbranice neşriyatın yanı sıra sempozyumlar tertip ederek bu faaliyetini sürdürmüştür. Binaenaleyh Müslüman ve Yahudilerin sempozyumlara iştirak etmeleri mecburi idi. Vaftiz olanlar maddi destek alıyor ve cemiyette itibar sahibi oluyordu. Fakat Hristiyan olmadığı halde itibar görenler de yok değildir.

1665 senesinde İstanbulda tevellüd eden ve askeri talimini yine burada tamamlayan sipahi Osman 1688’de Belgrad’da esir düşerek Almanya’nın Rügland şehrine getirilir. Tam 47 sene burada ikamet eden sipahi Osman, cemiyet tarafından sevilmiş ve sayılmıştır. Kilisenin baskısına rağmen vaftiz olmayan bu asker, Osman ismini de muhafaza etmiştir. Vefatından sonra kilise evraklarına iyi bir Hristiyan olarak geçecek olan Sipahi Osman’ın mezar taşı haçtan ibarettir.

http://www.suehnekreuz.de/bayern/pic/RUEGLAN1.jpg
Sipahi Osman’ın Mezar taşı (Kaynak 2)

Hiç evlenememiş olan Osman’nın mirası Rügland ahalisine intikal etmiş ve cenazesine gelen herkese 5 kreuzel (kuruş) verilmiştir. Dönemin en kalabalık cenazesine şahitlik edenler, bine yakın insanın geldiğini söylerler.

Mehmet von Königstreu

1660 Mora Yarımadası’nda dünyaya gelen Mehmet, 25 yaşında esir olarak Hannover’e getirilir. Sarayda vazife alan Mehmet 1706 senesinde Maria Wedekind ile evlenmiş ve iki çocuk sahibi olmuştur. Krala olan sadakatinden dolayı ona Königstreu (Krala sadık) denmiştir. Artık onu herkes Ludwig Maximilian Mehmet von Königstreu olarak tanır. 1726 senesinde Londra’da vefat eden Mehmet bir Hristiyan olarak gömülmüştür.

Ludwig Maximilian Mehmet von Königstreu (Kaynak 3)

Türkenbeute (Türk ganimetleri) olarak bilinen bu şahısların sayısı malum değildir. Çoğu, kilisenin bahçelerinde ve Hristiyan isimle defnedilmiş ve zamanla unutulmuştur. Uzun zaman gurbette ömür süren bu insanların tozu hatıraları gün yüzüne çıkmayı beklemektedir.

Resimlerin Kaynakları

Yazarın Diğer Yazıları

Binbir Gece’den Hazineler

Bir Garip Cami

İlyas Ünlü

Marmara İlahiyat ve Ruhr-Üniversitesi Şarkiyat mezunu
Muallim

Yorum Yaz

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!