Kelâmbaz

Sayı Doğrusundaki Tarihî Hakikat

Mevzuya girebilmek önce biraz eski matematik bilgilerimizi tazeleyelim.

Ama sayıları görünce endişelenmeyin sorular gerçekten kolay.

Sayı doğrusunda bilinmeyeni bulma meselesi.

Aşağıdaki soru işaretli yere hangi sayı gelir?

Evet üç olması lazım.

Çok az zorlaştırsam

Aşağıdaki soru işaretli yere hangi sayı gelir?

Evet ikişer ikişer arttı ve yedi oldu.

Şimdi sondan bir önceki sorum şu

Bunun için biraz düşündünüz baktınız ve aralarının yedi farklı olduğunu bulup cevaba yirmi iki dediniz. Güzel!!!

Şimdi esas yeteneklerinizi kullanacağınız soruma geliyorum. Aşağıdaki soru işaretli yere hangi sayı gelir?

Hiç bir fikriniz yok mu? Bir filandır diye mi düşünüyorsunuz? Ama öncesini bilmiyoruz ki dediğinizi duyar gibiyim. Burada da gördüğümüz gibi sürekli bir sayı dizisinde elinizde yeteri kadar sayı varsa sonraki sayıyı tespit etmek zor değil. Fakat elde yeterli sayı yoksa ne desek uydurma olur.

Bu soruların tarihle irtibatına gelince. İşte buradaki sıfır şimdiki zamandır. Soru işaretli yer de gelecektir. Geleceğe dair yapacağımız bütün yorumlar geçmişin rehberliğine muhtaçtır. Bu sebepten tarihi tam manasıyla bilmeden geleceğe dair ya yorum yapamayız ya da yapacağımız bütün yorumlar uydurma olur. Şu an durduğumuz yeri bile anlamak imkânsız olur. Haberlerde verilen bilgiler anlamsız yığınlar haline gelir. Yani geleceğe dair hata yapmamak için mutlaka tarih bilmek lazımdır.

Tarih ne zaman başlar, ne zaman biter?

Pekala bir hadiseye tarih demek için üzerinden ne kadar geçmiş zaman olması lazım? 1000 sene öncesi hatta 100 sene öncesi herkese göre tarihtir. Peki ya 10 sene öncesi? Geçen seneyi tarih olarak algılayacak kaç kişi vardır! Hele de dün akşamı!!!

Evet biraz farklı bakalım dünyaya ve görelim artık, başlığı okuduğunuz andan bu ana kadar, başta tarihe bakış açımız olmak üzere dünyada çok şey değişti. O zaman aslında sorumuzun cevabını da vermiş olduk. Tarih, zaman yaratıldığından şu ana kadardır ki her anı kapsar. Her an yaşanmakta ve yazılmaktadır. Zaman yok edilene kadar da devam edecektir…

Şimdi dikkatinizi bir inceliğe çekmek istiyorum. Bizden önceki insanlar için bizler “atalarımız” ve “eskiler” gibi tabirleri kullanmaya alışkınız. Lakin pek aşina olmadığımız şöyle bir durum da var. Bizler de gelecek nesillerin atalarımız diyecekleri insanlarız. Tek başımıza veya cemiyet olarak bugün yaptığımız her şey gelecek nesillerin “Eskiler şöyle yapardı.” cümlesinin muhatabı olacak. Hiç bitmeyen bir tarihi akışın içinde bir yandan tarihi yaşayıp bir yandan da yazmak imkanımız var. Hükmedemediğimiz geçmişimizle övünmek veya yerinmek yerine gelecek zamanların tarihini yazmak için elimizde iyi bir fırsat var aslında.

Tecrübeyle sabit

Bize çok yakın olan tarihin rehberliğinde hareket etmeye çok alışmışız. Mesela dün doğmuş olan güneşin yarın sabah da doğacağını düşünerek hareket ederiz. Daha önce çalıştığımız için maaş veren patronun bu ay da vereceğini çok zannederiz. Ateşe elimizi değdirirsek yanacağını düşünürüz. Bunlar gibi nice misaller verilebilir. Tecrübe diyerek basite indirgediğimiz bu bilgiler aslında bizim veya güvendiğimiz birilerinin tarihi bilgileridir. Geçmişte denenmiştir. Faydalıysa tekrar edelim, değilse sakınalım diye zihnimize kodlanmıştır.

“Tarih tekerrürden ibarettir.” sözü aslında bu gerçeği bildirmek için vardır. Başkalarının tecrübelerinden ders alınsın. Yapılanlar doğru ise gericilik ve benzeri ithamlara maruz kaldı diye güzel şeyler terk edilmesin. Yapılan hatalar varsa moda veya modernlik adı altında da olsa tekrarlanmasın. “Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.” demiş Albert Einstein. Tarihe mâl olmuş yani tecrübeyle sabit olmuş hataları da yapmayın artık demek istemiş.

“Şimdiki aklım olsa…” diyerek hayıflanılan her mevzu, lazım olan bilgiye geç ulaştığı için kendi gençliğine kızmaktan ibarettir. Gençliği için gerekli olduğunu düşündüğü tecrübeye yaşlılığında ulaşmıştır. Ve gayet iyi niyetle gençlere bu tecrübesini, tarihi bilgisini aktararak yol göstermeye çalışmaktadır. Halbuki başkalarının tecrübelerinden yani tarihten ders almak çoğu zaman mümkündür. Maalesef bu gençlerin aklına pek gelmez. “Bir musibet bin nasihatten iyidir.” sözü de kişinin kendi tecrübesini başkalarının tecrübelerinden kat kat üstün gördüğünü anlatmaktadır. Halbuki aklı başında insanlar için bu sözün aslı şöyle olmalıydı diye düşünüyorum: “Bir nasihat bin musibetten kurtarır.”

Tarih kime lazım?

En çok “O, o zamandı bey amca şimdi her şey değişti.” diyen gençlere lazım. Geleceği inşa eden nesillere tatlı dille anlatabilmeliyiz. Dünyanın kabuğunda yüzeysel birkaç değişiklik ve ellerimizde yeni teknolojik oyuncaklar olmasıyla;

  • İnsanların biyolojisinin değişmediğini,
  • İnsanları sevindiren şeylerin değişmediğini,
  • İnsanları utandıran şeylerin değişmediğini,
  • İnsanların psikolojik ihtiyaçlarının değişmediğini,
  • İnsanların ancak çalışarak başarıya ulaşabileceği gerçeğinin değişmediğini,
  • İnsanların kötü ahlaklı kişileri sevmediği gerçeğinin değişmediğini,
  • Kısacası insanların pek de değişmediğini anlatabilmeliyiz.

Anlatmalıyız ki kendilerinden öncekilerin hatalarını tekrar ederek enerjilerini boşa harcamasınlar. Anlatmalıyız ki kendilerinden öncekilerin doğrularını tekrar etmekten çekinmesinler. Bütün bir millet olarak tarihimizi iyi anlayıp ders aldığımızda göreceksiniz ki geleceği inşa etmek hiç de zor olmayacak!

Rauf Enç

Muallim

1 comment

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!