Kelâmbaz

Müslüman Gencin Sosyal Medya Kılavuzu

Tarihte hiç olmadığı kadar aşırı yükte bir bilgi bombardımanına maruz kalıyoruz. Her an her yerden bilgi akıyor. Bunu en yoğun yaşadığımız yer belki de sosyal medya. Açıkçası sosyal medyadan bilgi edinmek beynimizin işine geliyor. Çok yoğun olduğumuz bugünlerde bilgiyi en hızlı şekilde almak istiyoruz. İşte bu da bizi sosyal medya algıcılarının kucağına itiyor. Biz artık bu piyasada piştik ama mecraya yeni gelen çocuklar ve gençler Sülün Osmanvari uzmanların yer aldığı bu platformlardan kötü etkilenebiliyorlar. Bu vesileyle yaygın olan bazı çarpıtma, safsata ve retorikleri kısa bir liste halinde paylaşmak istedim. Hadi başlayalım;

Hep Müslüman ülkeler fakir

Instagram’da Bangladeş’ten bir video gördüm, altta ise binlerce beğeni alan şöyle yorumlar; işte Müslüman ülke, nerede Müslümanlık orada fakirlik, Müslüman ülke şaşırtmıyor vb. bir dizi savurma…

Bugün Meksika ile Amerika’yı birbirinden ayıran sadece bir duvar iken, duvarın kuzey tarafı birçok açıdan rüya ülke iken Meksika ise uyuşturucu kartellerinin güpegündüz adam doğradığı, açlığın sefaletin kol gezdiği bir ülke. Üstelik sınırın iki tarafı arasında da kayda değer bir din farkı da yok. Amerikalı püritenlerin, Katoliklerin ne kadar bağnaz olduğunu tahmin bile edemezsiniz.

Keza Bangladeş fakir iken Katar, Kuveyt, BAE, Brunei, Malezya gibi devletler ise gayet zenginler. Bu ülkelerdeki suç oranları vs. de şaşırtıcı şekilde düşük. Aslında o iyi bu kötüden ziyade şunu anlamak lazım: Bir ülkenin gelişmişliği ile alakalı o kadar çok faktör var ki; ülkenin coğrafyası, doğal zenginliği, komşuları, siyasi kurumları, ülkedeki hakim sosyoloji vs. Din bu kadar faktör arasında kendine yer bulabilir mi emin değilim, ama sosyal medyada çok kolay şekilde gerilik Müslümanlıkla, medeniyet kafirlikle eşleştirilebiliyor.

Halk cahil olduğu için Müslüman, eğer okumuş olsa, üniversiteli olsa Müslüman olmazdı.

Ülkemizde özellikle üniversite yani lisans düzeyinde dini bağların en düşük seviyeye indiği çeşitli araştırmalarda gözüküyor. Öyle ki doktora ve daha üst seviyelerde bile dini temayül daha yüksek gözüküyor. Burada ele alınması gereken çok soru, yapılması gereken çok tespit var. Öncelikle üniversiteye geldiğinde dinden uzaklaşan bu gençlerin bu tercihleri ne kadarı şuurlu, ne kadarı reaktif?

Üniversite öğretiminin kendisini şeksiz şüphesiz doğru bir şey olarak mı kabul etmeliyiz? Üniversite eğitimi bozuk olduğu için dinden uzaklaşılıyor olamaz mı? Üniversitede dinden uzaklaşmanın moda boyutu nedir? Üniversite ortamında dindar kalmak mı zordur dinsiz olmak mı?

Binlercesini toplasanız tek bir aspirin yapamazlar.

Alın Twitter’da çok göreceğiniz bir başka basmakalıp paylaşım daha; (bir hafızlık merasimi fotosu paylaşılır ve altına da bu yazı iliştirilir)

Alakaya maydanoz bu hezeyan her önüme düştüğünde 30-40 bin beğeni ile geliyor. Aslında demeye çalıştığı şu; -özür dileyerek söylüyorum- ‘Hocalar işe yaramaz, onun bunun sırtından geçinen asalaklar.’ Biz makine mühendislerinin de binlercesini toplasanız aspirin yapamıyoruz acaba bizi de mazur görürler mi?

Çok beğendikleri toz kondurmadıkları bilim adamlarının neler yaptığını II. Cihan Harbi’nde görmedik mi? Çoğu bilim tarihçisine sorarsanız dönemin en başarılı bilim adamları Nazilerden çıktı. Fakat Naziler bilimi insanları öldürmek, işkence edip zarar vermek için kullandılar. Demek ki bilim tek başına bir işe yaramıyor hatta zararlı bile olabiliyor. Demek ki çocukluk yaşlarından itibaren insanlara din ve ahlak eğitimi de lazım, bu eğitimi verecek hocalar da. Peki her gün alkışlamaktan ellerinin patladığı şarkıcılar, mankenler, filenin sultanları(!) birleşince aspirin yapabiliyorlar mıymış?

Dinin olmadığı bir ahlak olamaz, ateist ahlakı diye bir şey hiç olamaz. Onlar da ahlak diye mevcut dinlerin iyi güzel dedikleri şeyleri kastediyorlar, bu ahlak meselesi problemin en derin noktası olduğu ve bu yazının şumûlünün çok üstünde kaldığı için burada bitireyim.

Müslümanın hatası dinini, ateistin hatası şahsını bağlar!

Yine bu retorikçiler nezdinde, bir siyasetçinin veya herhangi bir insanın Müslüman kimliği varsa bütün hataları o kimlikten gelir ama Müslüman düşmanlarının hatası görüldüğü takdirde bu dini görüşüyle ilişkilendirilmez.

En baştan söyleyeyim, ben de siyasetçilerin dini kimliklerini ön plana koymalarından hoşlanmıyorum. Ama bazen siyasetçi böyle bir zorlamada bulunmasa bile partisinden, isminden, geçmişinden veyahut namaz kılıyor olmasından mütevellit zorla o gömlek giydiriliyor. Konumuza dönersek mütedeyyinlerin desteklediği partide bir yolsuzluk olduğu zaman “zaten Müslüman değil mi, bunlar böyle” yorumu geliyor. Hâlbuki diğer partide benzer bir iş olduğunda nedense sadece şahsa bağlanıyor. Son seçimlerden önce sürekli ülkeyi karanlığa boğan (!) Müslüman lideri şeytanlaştıranlar seçimi kaybettikten sonra koltuğunu terk etmemek için didinen Alevi lider için Aleviler de zaten böyle diyemediler.

Bir de şu var: Falan ülkeler bilimi seçti kalkındı, biz 1400 senedir sürünüyoruz. Ya bilimi seçersin ya yobazlığı (güya dini)

En sevdikleri safsatalardan birisi de bu. Dinin bilim ile çatıştığına kim karar verdi? Bu sadece sizin yutturmaya çalıştığınız bir ön kabul. Tarihte en büyük bilimsel gelişmeleri sağlayan bilim adamlarının dindar kimseler olmasını nereye koyacağız? Dahası bütün tarihçilerin üstünde ittifak ettiği İslam’ın altın çağını ne yapacağız? Veyahut daha yakın tarihe gelirsek Osmanlılar Avrupalılar karşısında teknolojik üstünlükle zaferden zafere koşarken İslam memleketi değil miydi? Ama Avrupalılar sonradan dini bıraktı denirse o da bir savunma değil çünkü Avrupa bugün bile kültürüyle bir Hristiyan memleketi. Hiç mi izlediğiniz filmlerde elden ele gezen holy bible’ları görmüyorsunuz?

Bütçede aslan payı diyanetin!

Ne camisi efendim, okul yapalım okul! Çocuklarımızın okula ihtiyacı var, cahil mi kalsınlar.” Yeşilçam filmlerinin en klasik diyaloglarındandır. O yıllarda başladıkları algı bugün de diyanetin bütçesiyle şu kadar okul yapılırdı bu kadar roket ateşlenirdi vs. diye devam ediyor. Sürekli okuldan bahsediyorlar ama MEB’in diyanetin yaklaşık 20 katı bütçesi ile ne yaptığını sorgulamıyorlar. Bir de camiler paralı olsa kimse camiye gitmezdi diye binlerce beğeni alan bir twit var ki artık söylenecek söz bırakmıyor. Sanıyorlar ki camileri diyanet yapıyor. Halbuki vatandaş o kadar cömert ki, binbir zorlukla para toplayıp uğraşıp didinip cami inşa ediyor. Devlet de hazır yapının üstüne tabelasını asıp hüküm sürüyor. Burada diyaneti asıl sorgulaması gerekenler başkaları sanki.

Araplar bizi sırtımızdan vurdu

Bu başlı başına müstakil bir yazı konusu. Bilahare de yazacağım inşallah. Fakat bir bilgi bir de mantık hatasını yazıp bu çarpıtmaya da kısaca değinelim. Birincisi iddia edildiği gibi topluca bir Arap isyanı söz konusu değil. İngilizler bunu yapabilmek için çok uğraştılar fakat en nihayetinde isyan ettirebildikleri Şerif Hüseyin ve yanına parayla topladığı vehhabi bedevilerden fazlası değildi. Bunlar da sayıca savaşa tesir edecek büyüklüğe hiçbir zaman ulaşamadılar, ancak gerilla muharebeleri yapabildiler. Biz Filistin Nablus’ta Şerif Hüseyin’e değil İngilizlere yenildik. Şerif Hüseyin meselesini de ihtiva edecek şekilde bu konuyu ayrı bir yazıda ele alacağız. Bu çarpıtmada asıl komik olan ise basit bir mantık hatası. Arapları Osmanlıya isyan etmekle suçlayanlarla Osmanlı devletini her fırsatta kötüleyenler, padişahlara zalim diyenler aynı kişiler. Dahası Osmanlıya isyan edip devleti yıkanlar da kendileri. Osmanlıya son darbeyi Türkler vurdu ama Türk’e caiz olan Araplara olmuyor demek ki.

————————————-

Bunun gibi daha nice çarpıtmalarla her gün karşı karşıya kalıyoruz, hepsini yazmaya sayfalar yetmez. Birçoğu maazallah imanı tehdit eder cinsten. Bunun için hem dinimizi, itikadımızı düzgün öğrenmeliyiz. Üniversiteli genç kardeşlerimize düşen vazife bunların üstüne bir de temel mantık ve kritik düşünme öğrenmek. Bugünün sahte algı dünyasında bu vasıflara sahip olmak artık bir lüks değil, ödev, vazife ve mecburiyet.

Bünyamin Ekmen

Bünyamin Ekmen

Makina mühendisi, müteşebbis. Kelambaz mecrasının imtiyaz sahibi.

Okumayı ve paylaşmayı sever. Burada olmaktan dolayı çok mutlu.

1 comment

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

  • 40 yıllık ömrümde ilk defa en önemli sorgulara cevap verilmiş bir yazı okudum.
    Elinize, yüreğinize ve dilinizden dökülen cümlelerinize sağlık…
    İşte tüm gerçekler bu kadar bariz ortadadır.

Bizi Takip Et!