Kelâmbaz

Arapça Nedir? Nasıl Öğrenilir?

Arapça dünyanın en kadîm dillerinden biridir. Sâmi dil âilesine mensup olan bu dil sağdan sola yazılır. 28 sessiz (sâmit) harften oluşur. Bu yüzden ana dili Arapça olmayanlar veya Arapça bilmeyenler, bu harfleri okuyabilmek için hareke ismi verilen işaretlere ihtiyaç duyarlar. Arap dil âlimleri (nahivciler), Arapça’nın büyük lehçelerini luga (fusha, fasîh Arapça) ve konuşma dilini ise lugatü âmm (âmmice, konuşma dili) şeklinde tabir etmişlerdir[1].

Başka bir tabirle Arapça’nın Kur’ân-ı kerîm sayesinde lehçeler üstü bir dil olmasına fusha; halkın kullanmış olduğu dile âmmîce (avâm dili) denilmiştir. Mesela hutbe ve vaazlar, dini ve siyasi nutuklar, resmî yazılı belgeler, yazılı basın, televizyon, haber, münazara, çizgi filmler, yabancı filmler, yabancı dilden çeviriler, simültane çeviriler, sempozyum gibi ilmi toplantılar, bir kısım okul dersleri ve ölüm, nikâh, düğün, cenâze vb. konuşmalar fusha ile; okuma-yazma bilmeyen halkın konuşması, çarşı-pazar esnafının dili, çoğu okul dersleri, aile arası konuşmalar, argo tabirler, istihza ifadeleri, şarkıların büyük kısmı ve mahallî filmler de âmmice ile ifâde edilir[2].

Arapça, sentaksını (söz dizimi, nahiv) Kur’ân-ı kerîm’den almıştır. Bu sayede dilde bir bütünlük olmuş; eski metinlerle olan irtibat da inkıta’a (kesinti) uğramadan sağlanabilmiştir. Ancak zamanın ilerlemesiyle bazı kelimeler yeni bir hüviyet kazanmış veya bu kelimeler farklı manalara da delâlet etmeye başlamıştır. Bundan klasik Arapça ve modern Arapça tefriki (ayrım) doğmuştur. O yüzden tefsîr, hadîs, kelâm, fıkıh ve tasavvuf gibi İslâmî ilimlerle uğraşanların veya Arapça’nın tarihine ve edebiyâtına merak salanların eski dildeki kelimelere vâkıf olmaları, hata ihtimâlini ortadan kaldırabilmek için zarûrî olmaktadır. Şurası da bir hakîkattir ki ister klasik metinler olsun, isterse de modern metinler, Arapça’yı anlayabilmek için asırlardır öğretilegelen sarf ve nahiv bilgisini öğrenmek elzemdir.

Nasıl Öğrenirim?

Arapça’yı öğrenmek isteyen kişi evvela kendisine bir sarf (morfoloji) kitabı almalıdır. Sarf, kelime bilgisi demek olup fiillerin ve bazı isimlerin çekimlerini (tasrîf) öğretir. Böylece kişinin zihinde morfoloji oturtmuş olur. Bundan sonra ise sıra nahive (sentaks) gelir. Nahiv, cümle dizimi demek olup, kelimelerin cümle içinde nasıl dizileceğini, öğelerinin ne olduğunu ve bunlar arasında nasıl bir münâsebet bulunduğunu açıklar. Medreselerde Arapça öğretimi için okunan kitapların sırasının ve usûlünün ne şekilde olduğunu izah edecek olursak şöyledir.

Klasik usûlde sarf ilmi; emsile, binâ ve maksud’dan oluşur. Bunların ne olduğunu tabloyla göstermek daha pratik olacağından o şekilde göstermeyi uygun gördük.

Bu tabloya emsile (emsile-i muhtelife) tablosu denilir. Bunu ilk olarak sistemleştirenin kim olduğu bilinmese de teberrüken Hazret-i Ali’ye (v. 40/661) nispet edilir. Burada “nesara” fiilinden başlanarak “ensır bihî”ye kadar 13 fiil ve 11 ismin ortaya çıktığı görülür. Her fiil böyle çekilerek bir fiilden 24 tane farklı kelime türetilir. Böylelikle yukarıdan da görüleceği üzere masdar çeşitleri, ism-i fâ‘il, ism-i mef‘ûl, zaman, mekân ve âlet isimleri, ism-i tasğîr, ism-i mensûb, mübâlağa sigası ve ism-i tafdîlin yapılışı öğrenilir. Yani bu sayede hem fiil kipleri, hem de isim ve masdarların kullanımı elde edilir. Başka bir misâlle izah edecek olursak mesela Arapça’da “ketebe”, “yazdı” demektir. Bu fiilden yola çıkarak Türkçe’de dahi dilimize girmiş olan kâtib (yazan), mektûb (yazılan), mekteb (yazı yazılan yer) ve kitâb (yazı âleti) kelimeleri, fiilden isim türetme sûretiyle öğrenilmiş olur.

Emsile buradaki tablodan ibâret değildir. Aynı zamanda tüm fiillerin ma’lum (etken) ve meçhul (edilgen) halleri, alabildikleri şahıs zamirlerine göre tekrâr çekilir. Türkçe’den farklı olarak müzekker (eril) ve müennes (dişil) hâlleri de buna dâhil edilir. Ayrıca müspet (olumlu) ve menfî (olumsuz) hâlleri ve müfred-tesniye-cemi formları da bu misallerde anlatılır. Bunlar pratik olması bakımından 5 parmak kâidesine göre ezberlenir. İsimlerde ise zaman olmadığı için bunlar müfred, tesniye ve cemi olması bakımından ve müzekker-müenneslik cihetinden çekilirler. Bunlara misal olarak aşağıda mazi fiilin malum-müspet hâlini ve ism-i fâ‘ilin çekim tablosunu veriyoruz.

(Emsile-i Muttaride Fiil-i Mâzi Mâlum Fiil Çekim Tablosu)

(Emsile-i Muttaride İsm-i Fâil Çekim Tablosu)

Yukarıdaki tabloda verilen misallere göre bütün fiil ve isimler bu şekilde çekilerek ezberlenir. Daha sonra “binâ”ya geçilir. Bunu kimin yazdığı mechuldür ancak el-Kefevî (v. 1168/1755) ve Karaağaçlı Ahmed Rüşdi Efendi (v. 1251/1835) şerhleri meşhurdur.

Binâ’da üç harfli fiillerden (sülâsî) başlanarak, dört harfli (rubâî), beş harfli (humâsî) ve altı harfli (südâsî) fiillerin çekimleri incelenir. 35 bâbdan oluşur. Hiç harf almamış 3 harfli 6 fiil; 4 harfli ise 1 fiil çeşidi vardır. Bunlara mücerred (yalın, ek almamış) fiiller denir. Geri kalanı ise mezîd (arttırılmış) ve mülhak (katılmış) fiillerden ibârettir. Bu fiiler almış oldukları bâba göre müteaddî (geçişli) ve lâzım (geçişsiz) olabilir; müşâreket (işteşlik), mutâva‘at (dönüşlülük), teksîr (çokluk), mübâlağa, gayret, tekellüf (gösteriş) ve taleb manası ihtivâ edebilir. Burada ayrıca aksâm-ı sab‘a (7 kısım) diye bilinen fiillerin kısımları incelenir. Binâ kitabının özeti ise şöyledir.

“Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” sözünde geçen bina, bu bahsettiğimiz “bina” kitabıdır. Bununla beraber Binâ’nın icrâ ettiği fonksiyonu anlatabilmek için aşağıdaki tabloyu hazırlamış bulunuyoruz.

Maksud’a gelince burada Emsile ve Binâ’da öğrenilen hususların izahı yapılmıştır. Bunun da müellifinin kim olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber İmâm A’zam Ebû Hanîfe (v. 150/767) hazretlerine nispet edilir.

Burada fiillerin tasrîflerinden başka, isimler; lafz, nev’ (çeşit), yapı, mana, kemiyet (sayı) ve keyfiyet (nicelik) bakımından detaylı bir şekilde anlatılır. Mes’elenin çok uzamaması bakımından sarf ilmini burada noktalıyoruz.

Sarf öğrenildikten sonra sıra nahive gelir. Burada “Avâmil” ve “İzhâr” gibi kitaplar öğretilir. Bu kitaplar İmâm Birgivî hazretleri (v. 981/1573) tarafından yazılmıştır. Yeri gelmişken İmâm Birgivî hakkında kısa bir malumât vermek de yerinde olacaktır ki kendisi aslen Türk olduğu ve hiçbir Arap memleketinde bulunmadığı hâlde, Arapça’nın en çok okutulan ve şerh edilen kitaplarını telif etmeye muvaffak olabilmiş, tabir-i câizse Araplar’a Arapça öğretmiştir.

Klasik usûlde Arapça öğrenilirken nahiv için evvela “Avâmil” kitabı mütâla’a edilir. Avâmil (âmiller), terkip ve cümle içerisinde son kelimenin okunmasına (i’râb) te’sîr eden unsurları ele alır. Bunlardan 60 tanesi âmil (etkileyen), 30 tanesi ma’mûl (etkilenen) ve 10 tanesi ise amel (etki) diye isimlendirilir. Tamamı yüze tekâbül ettiği için “100 âmil” manasına gelen “avâmilü’l-mie” tabir olunur.

Birgivî merhum, i’râb mevzularını, mantığa ve matematiğe uygun olarak, Arapça öğrenenlerin sıkılmayacağı bir tarzda ele almıştır. Bunları yaparken de evvela en sık kullanılan âmilleri, daha sonra ise daha az kullanılan ma’mul ve i’râbları ele almıştır. Böylelikle nahvi yeni öğrenmeye başlayanlar için bir akıcılık ve kolaylık sağlanmıştır. Detaylı ve kısa özet tablo aşağıdaki gibidir.

Bundan sonra ise “İzhâr” kitabına giriş yapılır. Bu kitap, Avâmil’in bir nevi şerhi mâhiyetindedir. Yani Birgivî böyle yapmakla, önce temel kâideleri ezbeletmiş, daha sonra ise bunun izahına geçmiştir ki bu sistemin pedagojide büyük faydaları bulunmaktadır. Hiç şüphesiz Birgivî de bu faydaları göz önünde bulundurarak bu şekilde hareket etmiştir, kanaatindeyiz. Son devrin büyük âlim ve velîlerinden Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri (v. 1362/1943) bu kitapların ehemmiyetine binâen: “Emsile bilenle bilmeyen arasındaki fark, insanla iki kulaklı [merkeb] arasındaki fark gibidir. Avâmili misâlleri ile ezberleyen, âlim olur.” buyurmuştur[3].

Şimdiye kadar sarf (emsile, binâ ve maksûd) ve nahivin (avâmil ve izhâr) kısa bir özetini yapmış olduk. Bir kimse bunlara vâkıf olmakla Arapça’ya büyük nispette hâkim olur. Ancak medreselerde bunlardan başka kitaplar da okutulmuştur. Nitekim sarf için “İzzi”, “Merâh”, “Şâfiye”, Harûniye”, “Ukûdü’l-cevâhir” ve “Nüzhetü’t-tarf kitapları; nahiv için ise “Kâfiye”, “Molla Câmi”, “Elfiye”, Şuzûru’z-zeheb”, “Mısbâh”, “İ’râb”, “Muğni’l-lebîb”, “Mukaddimetü’l-Acurrumiyye”, “Mufassal”, “Enmûzec” ve “Lubbu’l-elbâb” kitapları okutulmuştur.

Arapça’nın belâgatının (edebi sanatlar) öğretilmesi maksadıyla da “Miftâhu’l-ulûm”, “Telhîs”, “Mutavvel”, “Muhtasaru’l-me‘anî” ve “İzah-ı me‘anî” kitapları tedrîs edilmiştir[4].

Osmanlı medreselerine gelince, gâyet sistematik bir şekilde Arapça tedrisâtı yürütülmüştür. “Kevâkib-i sab’a” risâlesine göre sarf, nahiv ve belâgat üçer mertebede öğretilmiş; bunlara da iktisâr, iktisâd ve istiksâ mertebeleri denilmiştir. İktisâr, fennin en meşhur risâlelerini ihâta etmeye; iktisâd, meşhur olanlarını zikretmeye; istiksâ ise nâdir olanlarını dahi ihâta ve zikr etmeye tesmiye olunmuştur. Bunlar da kendi aralarında aşağı, orta ve yüksek rütbe diye ayrılmıştır[5].

Daha da açmak gerekirse, bir talebe, Osmanlı medreselerinde sarf ilmi için, iktisâr mertemesinde, eğer aşağı rütbede ise Emsile ve Binâ; orta rütbede ise Maksûd ve yüksek rütbede ise İzzî okumuştur. İktisâd mertebesinde aşağı rütbede ise Maksûd ve yüksek rütbede ise Şâfiye tedrîs etmiştir. İstiksa mertebesinde ise Şâfiye’yi şerhleriyle beraber ta’lim etmiştir.

Nahiv ilmi için, iktisâr mertemesinde, şâyet aşağı rütbede ise Avâmil ve yüksek rütbede ise Mısbâh okumuştur. İktisâd mertebesinde aşağı rütbede ise Kâfiye ve Elfiye; yüksek rütbede ise Molla Câmi tedrîs etmiştir. İstiksa mertebesinde ise Muğni’l-lebîb ta’lim etmiştir.

Belâgat ilmi için ise iktisâr mertebesinde Telhîs, iktisâd mertebesinde Şerh-i Muhtasar ve istiksa mertebesinde Mutavvel ve İzâh-ı Me‘ânî okumuştur. İmâm Birgivî hazretlerinin Avâmil ve İzhâr kitapları bu listeye tanzimâttan sonra girebilmiştir[6].

Takviye Metotlar

Gelelim klasik usûlden başka veya ona takviye olarak hangi metotlar ile Arapça öğrenilebileceğine. Bunun için Arapça öğrenirken faydalı olan/olacak adımları madde madde yazıyoruz.

  • Kitap mütâla’a etmek. İslâm tarihi boyunca yazılmış olan meşhur kitapların tercüme, şerh ve hâşiyeleri eskiden beri yapılagelmiştir. Mesela “Mülteka’l-ebhur” fıkıh kitabının şerhi ve tercümesi olan “Mevkûfât” bunlardandır. Bunun gibi yüzlerce, hatta binlerce kitap Türkçe’ye çevrilmiş, Arapça metin bir tarafta; tercümesi ise altında veya sayfa kenârında olacak şekilde basılmıştır. Arapça öğrenen kimse bu şekilde ilerleme kaydedebilir. Ayrıca meşhur kitapların çözümleri youtube gibi sosyal medya mecrâlarında mevcuttur. İsimlerini yukarıda zikrettiğimiz Arapça sarf ve nahiv kitapları da bunlara dahildir. O yüzden günümüzde böyle bir fırsatı değerlendirmek yerinde olacaktır, kanaatindeyiz.
  • Hikâye kitabı okumak. Grameri hallettikten sonra Arapça öğrenmek için en te’sîrli yolların başında hikâye kitabı okumak gelir. İngilizce’de stage (level, seviye) kitapları olduğu gibi bu, Arapça’da da mevcuttur.

Bunun için çocuklar için hazırlanmış hikâye ve masal kitaplarından başlanarak orta halli ve zor kitaplara doğru ilerlenebilir.

  • Kelime ezberlemek. Her dilde olduğu gibi Arapça’da da kelime öğrenmeden gramerin tek başına yeterli olmayacağı ehlinin malumudur. Bu yüzden eskiler “el-ilmü lüğa” yani ilim lügat (kelime) bilgisinden ibârettir derler. Bunu elde etmenin günümüzde pek çok yolu vardır. Akıllı telefonların marketlerinde bunun için hazırlanmış epey program bulunur. Buradan istifâde edilebileceği gibi herkes kendine göre belli bir usûl de takip edebilir. Mesela İngilizce’de “flashcards” diye bilinen zeka kartları buna bir misâldir.
  • Edat ve râbıt (bağlaç) kitapları okumak. Arapça öğrenmede bu da bir usûldür. Çünkü Arapça’da 1000’den fazla edât ve râbıt bulunur ve bunların cümle içindeki kullanımları pek mühimdir. Bunun için hazırlanmış husûsî kitaplar vardır. Bunlar vâsıtayla da Arapça inkişâf ettirilebilir.
  • Film, dizi, çizgi film ve dökümanter izlemek. Günümüzde Türkçe filmlerin Arapça’larını izlemek mümkün olduğu gibi; Arap filmlerini de Türkçe veya Arapça altyazıyla izleyebilmek mümkündür. Bunun için film izleme platformlarından istifâde edilebilir ki te’sîri yadsınamayacak derecede fazladır.
  • Lügat okumak. Bu iki şekilde olur. Başlangıçta bilinmeyen kelimeler lügata müracaat etmek sûretiyle öğrenilir. İlerleyen zamanlarda ise Arapça-Arapça lügattan faydalanılabilir. Bu ikincisi, bunu âdet hâline getirenler için çok keyiflidir.
  • Arapça konuşulan ülkelere seyehat etmek. Bu ise hiç şüphesiz en te’sîrli yoldur. Ancak buna imkânı olmayanlar, yukarıdaki tavsiyeleri yapabileceği gibi, internet vâsıtasıyla Arapça bilenlerle Arapça konuşmayı da deneyebilir. Hatta memleketimizde bulunan Sûriyeli misâfirlerimizden de bu hususta istifâde edilebilir.
  • Dil programları kullanmak. Bu da dil öğrenmek için faydalı bir metottur. Belli bir ücret mukâbilinde çok fazla tecrübe kazanılabilir; bu işin üstatları tarafından hazırlanan matbuâttan (yayınlar) yararlanılabilir.
  • Dil kurslarına gitmek. Bu da bir metttur. Ancak husûsen kalabalık şehirlerde yaşayanlar için trafik problemi de göz önüne alındığında faydadan çok bıkkınlığa sebep olabilir.

Burada saymış olduğumuz maddelere hiç şüphesiz başkaları da eklenebilir. Ancak şu unutulmamalıdır ki bir dili öğrenmek için o dille bütünleşmek, onunla hemhâl olmak, her gün dile vakit ayırmak ve devâmlılığa riâyet etmek esâstır.

Biz bu yazımızda Arapça’yı tanıtmaya, anlatmaya ve nasıl öğrenilebileceğini kendimizce izah etmeye çalıştık. Temennî ederiz ki faydası dokunsun. Ayrıca Arapça öğrenebileceğiniz faydalı linkleri ve Arapça’yla ilgili bundan önceki yazımızı aşağıya ekliyoruz. Selâmetle…

Tavsiye Yazı:

Kur’ân Dili Arapça’nın Tarihi Seyri

Faydalı Linkler
1) https://arapcadiyari.blogspot.com/
2) http://www.islamilimleri.com/Ktphn/Kitablar/20/Kitab.htm
3) http://www.hakikatkitabevi.net/books.php?listBook=ar
4) https://darulilim.org/
5) https://yadi.sk/d/LnKorDwTjy7yM
6) https://www.youtube.com/channel/UCLNJCw4awtSNtQHQTF8e9wA/playlists
7) https://www.youtube.com/user/malikbera1/playlists
8) http://ilahiyat.gumushane.edu.tr/tr/sayfa/online-arap%C3%A7a-kaynak-eserler/
9) https://acikders.ankara.edu.tr/course/view.php?id=5862&lang=en
10) https://dijitaltarih.wordpress.com/tag/arapca-kaynaklar/
11) http://www.materyal.org.tr/arapca/dosyalar.php?uk=380000

Merah, İzzi, Maksud, Bina, Emsile, Avamil ve Kafiye kitaplarının arapça pdfsi için tıklayınız.


İstifâde Edilen Kaynaklar
Emsile ve Avâmil Tabloları https://arapcadiyari.blogspot.com/
1 Nihad M. Çetin, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), “Arap [Dil] md.”
2 Musa Alp, “Farklı İki Açıdan Arapça: Fusha ve Avamca”, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 11 (2): 95-96.
3 Ekrem Buğra Ekinci, Hayat ve Hâtıralarıyla Seyyid Abdülhakîm Arvâsî, (İstanbul: Arı Sanat Yayınevi, 2016), s.169,306.
4 Dursun Hazer, “Osmanlı Medreselerinde Arapça Öğretimi Ve Okutulan Ders Kitapları”, Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2002/I, 287-292.
5 Hazer, a.g.e, s.283.
6 Hazer, a.g.e, s.284.

Ahmed Uğur Apaydın

Ahmed Uğur Apaydın

Eğitimci / Yazar

2 comments

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!