Kelâmbaz

Kitap İncelemesi: Sultan Hamid’in Son Zevcesi Behice Sultan’la Altı Ay

Tarihimizdeki mühim şahsiyetlerin hâtıratları kitapçıların raflarını süslüyorlar. Kimlerin hâtıratları yok ki… Bilhassa 2.Abdülhamid Han’a dair hâtıratlar en çok satanlardan. Halbuki bu hâtıratlar çoğunlukla tahkiksiz, dipnotsuz, kontrolsüz şekilde basılıyor. Bir de onun adına uydurulan, “çok” kazanma hevesindeki yazarların hayal mahsulü hatıralar var. Süleyman Nazif ve İsmet Bozdağ böyle uydurma hâtırat yazanların en meşhurlarıdır. Süleyman Nazif İttihatçı komitacıların korkusuyla böyle yapmıştı. Bozdağ ise tamamen para kazanmak için hâtırat uydurdu. Muhafazakarlara hitap eden muharrirler, meşhur dînî kıssalara biraz daha dem katarak “tahmini” hâtırat yazarken, karşı cephedekiler ise satır aralarını istibdad ve zulüm hikayeleriyle zenginleştiriyorlar.

Herhangi bir sahada biraz sivrilenin hâtırat kaleme aldığı Batı’nın aksine bizde hâtırat yazmak âdet olmamış. Şahsi fikrim, derviş meşrep ceddimiz, dünyanın kendisi etrafında döndüğü şeklindeki, ben merkezli hayat telakkisini edepsizce bulmuş olsalar gerek.

Bugün kolayca değerlendirdiğimiz hadiseleri, yazarın o günkü müşahedeleriyle okumak şüphesiz çok farklı bir tecrübe. Okumasını bilenler, hâtıratlarda çok nüanslar yakalıyor. Resmi tarihten öğrenemeyeceğimiz çok detay saklı satır aralarında.

Behice Hanım’la Hatıralar

Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci’nin “Sultan Abdülhamid’in Zevcesi Behice Sultan’la Altı Ay” isimli kitabı da son dönem piyasaya çıkan faydalı hâtıratlardan. Hâtıratın kaynağı ise, Sultan’ın Napoli’de sürgün hayatı yaşadığı dönemde kendisini ziyaret eden genç doktora talebesi merhum Enver Ören Beyefendi.

Enver Bey, Napoli’de bulunduğu süre içerisinde Sultan Hamid Han’ın emaneti Behice Sultan ile görüşmüş, hizmetlerini görmüş. Öyle ki Napoli’den dönerken Behice Sultan’ın, “Bizi kendine alıştırdın. Doğurduğum çocukları bile senin kadar sevmedim. Şimdi beni bırakıp gidiyorsun. Hak revâ mı bu?” dediğini yine Enver Bey’ in tuttuğu notlardan öğreniyoruz.

Enver Ören
Enver Ören

Kitabı meydana getiren hâtıratın çok ilginç bir hikayesi var; yazarın takdiminden okuyalım: “(Enver Ören Bey)Kitaplardan bazısını bana verir, “Okumak istiyorum; ama vakit bulamıyorum. Okuyup, bana hülâsa ediverir misin?” derdi. Kendisine her yerden gelen kitap ve mecmualardan benimle alâkalı olanları ayırtırdı. Kalanları, geri dönüşüme giderdi. Bir defasında bürosunun yanındaki bir odada bunları karıştırırken, aralarından bir defter çıktı. Boş bir defter zannettim. Sayfalarını çevirdiğimde, daha evvel Enver Bey’den dinlediğim bazı hâdiselerin kaydedilmiş olduğunu gördüm. Mecmuaların arasına yanlışlıkla karıştığı belliydi. Bakmamış olsaydım; muhtemelen fersude evrak diye atılacaktı.

Defter, Enver Bey’in İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doktora asistanı iken, NATO bursu vesilesiyle Napoli’de kaldığı ve Napoli Üniversitesi Zooloji Enstitüsü’nde araştırmalar yaptığı 1967 yılına aitti. Burada sürgünde bulunan Sultan 2.Abdulhamid’in hanımlarından Behice İkbal Efendi ile tanışıp sık sık görüşmüş, ondan dinlediklerini bir gün unutulup zayi olacak endişesiyle kaleme almıştı. Deftere de “Behice Sultan’la Altı Ay” ismi verilmişti.

Kitap toplam üç kısımdan müteşekkil. Birinci kısımda Behice Sultan, oğlu Şehzâde Nureddin Efendi ve gelini Andelib Hanım hakkında malumat veriliyor. İkinci bölüm Enver Bey’in mâlûm hatıralarını ihtiva ediyor. Son bölümde ise saray âdabı, Sultan Hamid’in ailesi, hânedanın sürgünü gibi konular işleniyor.

Enver Bey’in Behice Sultan ile hatıraları çoğu zaman hüzünlendirip kimi zaman da düşündürüyor. Enver Bey ve Behice Sultan’a binlerce kez rahmet okuyarak, her Müslüman evladının boğazına yumruk gibi oturacak bir iktibasla yazıyı bitiriyorum.

“… Sultan Hamid Han Hazretleri’nin miralaylarından Celâl Bey olmalıydı. 

Selam verdim. “Allah rızâsı için sizi ziyarete geldim. Lütfen kabul buyurun dedim. “Aleykümselâm, içeriye buyurun efendim” sesi bütün heyecanımı dindirdi ve sevinçle içimden çok şükrederek besmeleyle içeri girdim. Yaşadıkları yer, gayet mütevâzı bir apartman dairesi idi. İçim burkuldu. Kendi kendime “Heyhat! Saray’dan, Napoli’nin ara sokaklarındaki bir apartman dairesine!” diyordum. Bir masanın etrafına üçümüz oturduk. Evde başka kimseler yoktu. Önce mübarek ellerini öptüm ve söze şöyle başladım. “Efendim, bendeniz namazını kılan, İslâm terbiyesi ve ahlâkı ile yetişen, Sultan Hamid Han Hazretleri’ni çok seven bir Türk’üm. İstanbul’dan geldim. Burada olduğunuzu haber alınca içime sizinle tanışmak, dualarınıza kavuşmak ateşi düştü. Şu anda bu arzuma kavuşmanın sevinci içindeyim” dedim.

Behice Sultan’dan duvarları çınlatan, yürekten gelen bir “Elhamdülillah” sözü geldi. Behice Sultan devam etti, “Demek namazını kılıyor, Allah’ını ve peygamberini tanıyorsun. Allah’ıma sonsuz hamdü senâlar olsun, ölmeden önce bana bunu da işitmek, genç bir Türk Müslüman evlâdını görmek nasib etti” dedi.

Behice Sultan'la Altı Ay kitabının ilk sayfası
 
Behice Sultan tarafından Enver Ören'e yazılan mektuplar

Yazarın diğer kitap incelemeleri:

Bir Oryantalistin Gözünden; İslâmiyet Kılıç Zoruyla Mı Yayıldı?

Pedagojiye Başlangıç; Yengeç Kitap

Büyükler İçin Çocuk Kitabı: Hayvan Çiftliği

Bünyamin Ekmen

Bünyamin Ekmen

Makina mühendisi, müteşebbis. Kelambaz mecrasının imtiyaz sahibi.

Okumayı ve paylaşmayı sever. Burada olmaktan dolayı çok mutlu.

Yorum Yaz

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!