Kelâmbaz

Pastırma yazında Şavşat’ta bir cevelan

Geçtiğimiz haftasonu sonbaharın en güzel manzaralarını keşfetmek üzere rotamızı yine ve yeniden Şavşat’a çeviriyoruz. Nereye gitsek diye araştırırken, haritada Tibet kilisesi ismini görmemizle burayı mutlaka ziyaret etmeliyiz diye düşünerek yola revan oluyoruz. Ardahan’dan varacağımız hedef 1 saati biraz geçecek şekilde.. Şavşat ile aramızda aşılması güç sarp bir geçit olan Sahara dağı bulunuyor. Dağın bir tarafı havası sert ve kuru Doğu Anadolu iklimi iken, diğer taraf ılıman ve nemlice bir Karadeniz iklime sahip. Biz yolumuza devam edelim, Sahara dağından inmemizle kendimizi renk cümbüşü ormanların ve şirin köylerin arasında buluyoruz, Asfalttan sonra 15 dakikalık bir seyirle Cevizli köyüne varıyoruz. Köyün hemen merkezinde kır kahvesi ve bakkal arası bir dükkanın karşısında aradığımız kiliseyi buluyoruz. 

Kilise Ortaçağ’da bölgeye hakim Bagratlı prenslerden Aşot’un emriyle 10.ncu asırda inşa edilmiş. İsmi tahmin edileceği üzere Tibet ile alakasız. Gürcü dilinde “göl yeri” manasına “tba-eti”den muharref (bozulmuş). Civarda meşhur Şavşat Karagölü ve Söğütlügöl gibi pek çok göl olduğu için bu isim verildiğini düşünülebilir. Bugün haklarında pek çok spekülatif söylem geliştirilmiş Bagratlar Tao-Klarceti (Erzurum-Artvin) beyliğini kurmuşlar ve bölgede güçlü bir hanedan olarak uzun yıllar varlık göstermişler. Kah Bizansa kah İslam Emirlerine bağlı olarak vasal bir devlet olmuşlar. 

Ortaçağ’da bölgeye hakim Tao-Klarjeti Gürcü Krallığının hudutları

Kilise, Gürcü krallığı için önemli bir merkez olmuş, burada yazılan inciller el’an Rusya Ulusal Kütüphanesinde Şark Eserleri kısmında muhafaza ediliyor. Tehlikeli durumlarda kilise’nin bahçesindeki gizli bir dehlizden Şavşat kalesine uzanan bir yol olduğu söyleniyor. Efsaneye göre papazlar kendilerini tehlikede görürlerse bu yolu kullanabilirlermiş. Bu gizli dehlizlerden bir tane de burada olmasa fena halde gücenirdim. Neyse ki var keyfimiz tadımız tam. 

Bir zaman gelmiş ki kimi yerde 17.nci asır yazıyor, lakin esaslı bir malumata erişemedim, bölge ahalisi hidayete erip hep İslam olmuş. Kiliseyi de bir güzel cami yapıvermişler. Asude geçen 2 asır nihayet bitip tükenmiş, moskof Kafkas dağlarını aşıp Batum’la birlikte Artvin’i, Ardahan’ı ve Kars’ı yutmuş. 93 harbi ile bölge Rusların eline düşmüş. Bölge tam 40 yıl Rusların hakimiyetinde kalmış. Bugün civardaki isimlerin pek çoğu Gürcüce olsa dahi, ahalisi kamilen Türk, Ahıska Türkü. Ahıska Türklerini sakın islamlaşmış Gürcü diye tesmiye etmeyin, fena halde kızarlar, haklılar! 40 yıllık işgal devresinde evvelce müslüman olmuş Gürcülerin, Erzurum, Trabzon gibi iç bölgelere hicret etmiş olması muhtemeldir.  Buna dair malumat yok. Kilisenin 1888’de çekilmiş resimlerinde kubbe’de resmedilmiş Hazret-i İsa tasviri görülebiliyor. Bugün ayakta kalan haşmetli doğu cephesinin kilit taşından geçen yarık hattı o günki resimlerde de görülüyor. Buna sebep binaya 1880’lerde isabet eden bir yıldırım olduğu rivayet ediliyor.

Kilisenin 1888 de çekilen fotoğrafı

Rusya’da 1917 ihtilali patlak verince Ruslar boşta bulunup Elviye-i Selase’den çekilmiş. Beceriksizlik eseri Batum’u elimizden kaçırsak da Artvin, Ardahan ve Kars tekrar Türk yurdu oluvermiş. Bu sefer Ahıska Türkleri gelmiş yurt bellemiş, çanlar susmuş, ezan sesi değmiş yine minarelere. Köydeki bakkalda öte-beri alırken sohbet ettiğimiz teyzecikler, babalarının “Burası 40 yıl cami oldu” diye anlatmasından anladığımıza göre, işgal devresinde tekrar kilise olmuş. İşgali müteakip 20’den 40 sene atarsa 1960’ı ve 61’i buluruz.

1961 senesinde hamiyetli bir cümhuriyyet kaymakamı çıkmış ve bin yılı aşkın ayakta duran mabedin 40 yerinde 40 lağım atıp, muhteşem taş işçiliği ile müzeyyen mabedi havaya uçurmuş. Elbette ki mâil-i inhidam olduğundan.. Yoksa Ankara’nın irfan numunesi, çiçeği burnunda taşra bürokratı böyle nadide bir tarihi eseri niçin yıksın! Ne var ki tam yıkamamış, ayakta kalan kısımlarını gezdik. Binlerce yıl, düğünlerin, cenazelerin, sevinç ve kederlerin yaşandığı, sayısız insanın en aziz en sevimli hatıralarının gömülü olduğu toprakları ibretle adımladık. Çektiğimiz görüntüleri sizinle paylaşıyoruz, bir güz vakti sizin de içiniz çekerse, yolunuzu buraya düşürmekten keyif alacağınızdan eminiz.

Yorum Yaz

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!