Kelâmbaz

Yunan Meselesi ve Dömeke Muhârebesi

1878 Berlin Muahedesinde Yunanlılara verilen Teselya ve Arta Limanı Yunanistan’ı tatmin etmemişti. Gözünü Yanya’ya ve Girit Adası’na dikmişti. Gerçi Girit’e olan alâkaları 19. yüzyılın başlarından beridir var idi. Girit’teki Rumları devamlı Devlet-i Aliye’ye karşı kışkırtarak huzursuzluk çıkarıyorlardı. Bir süre sonra bu tahrikler Osmanlı’nın sabrını taşırdı ve iki devlet arasında harp patlak verdi. (17 Nisan 1897)

Yunanistan’ın bu kışkırtmaları Osmanlı’yı artık sıkmıştı. 1821’den beri devamlı kışkırtmalar yaşanıyor ve Rum çeteleri ile Türk ahâlisi devamlı mücâdele veriyordu. 1830 senesinde Yunan devleti kurulduğunda Rumlar tekrar isyan ettiler. Gâyeleri Girit Adasını Yunanistan’a bağlamaktı. Bu isyan 1831 senesinde Mehmed Ali Paşa tarafından bastırıldı. Lâkin Mehmed Ali Paşa, kendisine Girit vâliliği verilmiş olmasına rağmen buradan bir çıkarı olmayacağını anladığı için 15 Temmuz 1840 târihli Londra Antlaşmasından sonra adayı boşalttı. Mehmed Ali Paşa’nın çekilmesinden sonra Rumlar, adaya geri dönen Yunan mülteciler tarafından isyana teşvik edildiler. Bu ayaklanma da her zamanki gibi Osmanlı Devleti tarafından 1 ay geçmeden bastırıldı. Yunanistan hiç usanmadan Girit Adasındaki Rum ahâliyi devamlı Osmanlı aleyhine kışkırtıyor ve her türlü desteği sağlıyordu. Girit’in kendisine verilmesi için Avrupalı devletleri müdahaleye çağıran Yunanistan, adaya gönderdiği papaz ve öğretmenlerle Girit’in ilk defa geniş ölçüde bir ayaklanmaya sahne olmasına sebeb olmuştur. (1866) Rumlar bu ayaklanmada geçici bir hükûmet kurarak Girit’in Yunanistan’a ilhâk edildiğini ilan ettiler. Osmanlı isyanı bastırmak üzere harekete geçti. Yunanistan, Avrupalı devletleri araya soktu ve Bâb-ı Ali’ye sunulan teklif katî suretle reddedildi. Tabi Girit’te âsilere Yunanistan’dan ve diğer ülkelerden sürekli yardım gelmekteydi. Bu hâdiselerin ardından Fransa Girit halkının şikayet ve isteklerini belirlemek üzere adaya beynelmilel bir heyet gönderilmesini teklif etti. Bu heyet teklifini Osmanlı, kendi iç işlerine karışmak olarak algılayıp reddetti.

1895 senesinde Yunanların Osmanlı Devletinden Hristiyan bir vâli istemesi üzerine Girit Adasına gönderilen Kara Todori Paşa, adadaki karışıklığı gidermede muvaffak olamadı. Rumlar Türklere karşı vahşi bir terör uygulamasına girişmişlerdi. Yunanistan’dan sürekli takviye alan çeteler, Türk köylerini ve kasabalarını basarak Müslüman halkı kadın, erkek, çocuk, genç, ihtiyar ayırt etmeden şehid ediyor, mallarını yağmalıyor, evlerini barklarını yerle bir ediyorlardı. Avrupalı devletler duruma müdahale edilmezse Hristiyanların yok olacağını/edileceğini söyleyerek adaya müdahale girişimlerinde bulundular. Bu girişimleri birçok devletlerce benimsenmedi. Bu sırada Sultan Abdülhamid-i Sânî, âsilere karşı harekete geçerek Avrupalı devletler müdahale etmeden olayların bastırılması için adaya 16 tabur asker gönderdi. Büyük devletlerin sefirleri de kendi aralarında anlaşarak Osmanlı Hükûmeti’nden Ada Genel Meclisi’nin toplanmasını istediler. Sultan bunun üzerine Avrupa devletlerinin baskısı üzerine, adada genel af ilan etti. Sisam’ın eski prensi Georgis Beroçiv’i de vali olarak tâyin etti.

Girit Etnik Haritası 1861

Ancak Rumlar hâlâ tatmin olmamışlardı, yeniden ayaklandılar. Girit’teki Türkler de Rumlara verilen imtiyazları kabul etmeyerek 4 Şubat 1897’de Bâb-ı Ali’nin bu tutumuna mukabil karşı ayaklanmayı başlattılar. Böylece Girit Adasında bir iç savaş zuhur etmiş oldu. Osmanlı Devleti, büyük devletlerin karşı çıkması üzerine adaya yeni askerî birlikler gönderemediğinden olayları kontrol altına alamadı. Bu arada Balkanlar’da bir bunalımın çıkmasını istemeyen Avrupa devletleri, İstanbul ve Atina hükûmetine bir savaşa yol açmamaları için baskı yapıyorlardı. Fakat Yunanistan inadından vazgeçmiyordu ve Girit’e asker gönderirken bir yandan da Yunan ordusunu seferber hale getirmekte ve Teselya sınırına yığınak yapmaktaydı. Buna mukabil Osmanlı Devleti de askerî hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyordu.

14 Şubat 1897’de Albay Timalen Vasos komutasındaki bir Yunan birliği Yunan kralı adına işgal için Girit’e çıktı. Albay Türklere her türlü vahşeti yaparak kendisine verilen vazifenin icablarını yerine getirmeye çalıştı. Vasos, 16 Şubat 1897’de Yunan kralı adına adayı Yunanistan’a ilhâk ettiğini bildiren beyannâme yayınladı. Yunan Başbakanı Deliyanis de Yunan Meclisinde Girit’in Yunanistan’a aid olduğunu resmen açıkladı. Devlet-i Aliye olayı şiddetle protesto etti. Büyük devletler de 2 Mart 1897’de Yunan Hükûmeti’ne müşterek bir nota vererek, 6 gün zarfında Girit’ten askerini ve harp gemilerini geri çekmesini, aksi takdirde şiddetli tedbirlere başvurulacağını bildirdiler. Yunan Hükûmeti ada etrafındaki harp gemilerinin bir kısmını geri aldı lâkin Rumları Türklerin diktatörlüğüne(!) terk edemeyeceğini söyleyerek adadan askerlerini çekmeyeceğini açıkladı. Bunun üzerine büyük devletler 21 Mart 1897’de Girit’i kuşatarak adada özerk bir yönetim kurulduğunu açıkladılar. Ertesi günü de adaya asker çıkartıp Girit’i geçici olarak işgal ettiler. Abdülhamid-i Sânî Hazretleri Avrupalı devletleri tarafına çekerek adayı ablukaya aldırdı. Burada onun dâhiliğini görebilmekteyiz (Düşmanı düşmana kullanmak).

Bu vaziyet Yunan kamuoyunda büyük tepkiye yol açtı. Etniki Eterya’nın etkisi altında bulunan Yunan Hükûmeti ve kamuoyu, Osmanlı Devleti’ne karşı harp ilan edilmesini istedi. Girit’te kısıtlanan Yunanlar bu sefer Teselya hududlarında ihlâl ve tahrik eylemlerine başvurarak Osmanlı Devleti’yle harp isteyen Makedonya’ya dönük ihtiraslarını gerçekleştirebileceklerini düşünüyorlardı. Hafiyeler vasıtası ile ayaklandırılacak olan Makedonya Rumlarının yanı sıra Balkanlar’da bulunan diğer milletlerde Osmanlı Devleti’ne harp ilan edecekler, Yunanistan da bu yolla zafer elde edebilecekti, yâhud öyle düşünüyordu. Bu planı gerçekleştirmek için Yunan subayları komutasındaki çeteler, Osmanlı hududuna tecavüze başladı. Avrupalı devletler ise Yunanistan’ın bu planına tarafsız kaldılar ve dahil olmadılar. Politik durum tamamen Osmanlı lehineydi. Yunanistan uyarıları dinlememiş ve barışı bozan taraf olmuştu. Makedonya’da büyük bir Yunanistan’ın kurulması diğer Balkan devletlerine ters düşüyordu. Bu sebeble tarafsız kaldılar. Osmanlı ile Yunanistan yalnız kalmışlardı. Osmanlı-Yunan harbi bu şekilde fiilen başlamış oldu. Yunan çeteleri 10 Nisan 1897’de Kalabaka’da Osmanlı hududunu 15 km kadar geçtiler. Ancak Osmanlı kuvvetleri karşısında tutunamayarak geri çekilmek zorunda kaldılar.

Yunan saldırılarının devamı üzerine Yıldız Sarayında toplanan meclis harbe karar verdi. Akabinde padişahın meclisin kararını onaylaması üzerine orduya harp emri verildi. Böylelikle de resmî olarak Osmanlı-Yunan harbi başlamış oldu. (17 Nisan 1897)

Edhem Paşa komutasındaki ordu, ilk başarısını 24 Nisan 1897’de elde etti. Yunanlıları arka arkaya yenilgiye uğratarak Yenişehir ve Tırhala’yı ele geçirerek geri çekilmeye mecbur bıraktı. Neticeyi katî olarak tayin eden harp ise 15-17 Mayıs 1897’de Dömeke’de yapıldı. Türk ordusu Yunanlıları katî ve ağır bir yenilgiye uğratmışlardı.

M. Faruk Gürtunca Dömeke Muhârebesini şöyle anlatıyor:

“1897 senesinin 14 Şubat’ında Girit Adasına Albay Vasos’un kumandası altında Yunan askerinin çıkarılması 1897’de Türk-Yunan harbinin patlamasının başlıca sebebi olmuştur. Atina’da “Türklerle harp isteriz!” diye yaygaralar koparılıyor, Yunan Kralının büyük oğlu Prens Kostantin’in Başkumandanlığı altındaki Yunan ordusu Teselya hududundan akınlara hazırlanıyor. Yanya hududlarımıza saldırıyor, Türkiye bütün bu hareketlere karşı sükûnunu muhafaza ediyordu. Fakat devletimiz seferberlik hazırlıklarına da başlamıştı. Rumeli Türkiyesin de Alasonya Orduları Kumandanı Müşir Edhem Paşa’nın kumandası altındaki ordularımız düşmanın herhangi bir saldırısına karşı hazır bulunmaktaydı. Kimdi bu saldırıyı yapacak Yunanlılar? O zamanlar ancak 64bin km2 bir toprağa sahip mini mini bir Avrupa devleti ve ancak milyon nüfuslu bir millet parçası. Fakat küstah mı küstah! Türk’ün, yüksek feragat ve büyük kalpliliğinden şımarıp, faydalanmak isteyen kopiller gürûhu.”

Az evvel bahsettiğim gibi bu harbin sebebi Girit Adası idi. Yunanistan bu adaya asker çıkartarak devletlerarası hukuk kaidesini çiğnemişti. Harp artık katî idi. Yunanlılar bu harp neticesinde çok ağır bozguna uğramışlardı. 17 Mayıs 1897’de Termopil Geçidi aşılarak Atina’ya ulaşmamızı sağlayacak engeller geçildi. Girit’i alma hayalleri kuran Yunanlılar, Atina’yı kaybetme telâşına kapıldılar. Yunan hükûmeti istifa ederek, kaderini Avrupa devletlerinin kararına bıraktı. Rus Çarı, bizzat Sultan Abdülhamid-i Sânî ile görüştü ve harekâtın durdurulmasını diledi. Ertesi gün, Türk Ordusu girdiği yerleri elinde tutmak şartıyla mütâreke imzalandı. Savaş, Osmanlı’nın katî zaferi ile neticelenmişti.
Türk’e Atina’nın yollarını açan muzafferiyetin kazanıldığı Dömeke’de Kostantin yenilmişti. Eğer mütâreke yapılmamış olsaydı, şanlı Mehmedciklerimiz artık efsanevi Termopil geçidi falan dinlemeyeceklerdi. Ver elini Atina..! Fakat büyük devletlerin müdâhalesi, bu gâyeye meydan bırakmamıştı.

Köprülü Fâzıl Ahmed Paşa’nın fetheylemek için 24 sene uğraştığı Girit ise bu harb neticesinde fiilen elimizden çıkmış sayılırdı. Zîrâ düşman devletler bu gâlibiyetten istifâde etmememiz için gâlibiyetimizi mağlûbiyete çevirmek için uğraştılar. Aşırı baskıya mâruz kalan Osmanlı Devleti boyun eğmek zorunda kaldı. Cephede kazandığımız harbi masada kaybettik desek yanlış olmaz. Lâkin Girit’in elimizden çıkması bizim işimize geldi desek de yanlış olmaz. Zîrâ Osmanlı’yı aşırı derecede iktisâdî ve askerî cihetten sıkıntıya sokuyordu. Öylesine buhranlı bir devirde elimizden çıkması işimize yaradı diyebilsekte orası bizim toprağımızdı ve Motun Hân’ın dediği gibi “Nolursa olsun bir karış toprak vermeyiz.” şuuruyla hâdiseye bakarsak hâricî siyâsette bir muvaffâkiyetsizliğin mevcud olduğunu görebiliriz. Osmanlı’dan ayrıldıktan sonra iktisâdî ve idârî sıkıntılar çekerek defâlarca kez iflâsın eşiğine gelmiş Yunanlar yâhud Yunan toprakları, bizden sökülerek alınmış olan diğer çocuklarımız gibi Ay Yıldızlı sancağa hasret bir sûrette Türk’ün adâletini beklemektedirler…

Avatar

Mahmud Fâtih Yalbir

Yorum Yaz

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!