Kelâmbaz
Türkçe'de Q Harfinin Kısa ve Acıklı Hikayesi

Türkçe’de Q Harfinin Kısa ve Acıklı Hikâyesi

Mehmet Doğan’ın Kelimelerin Seyir Defteri adlı kitabını okuyorum. Kitap sohbet havası taşıyan 3-4 sayfalık yazılardan oluşuyor. Dil inkılabının Türkçemizde ve hayatımızda meydana getirdiği tahribatı anlatan yazar, genelde alaycı, kara mizah diyebileceğimiz bir üslup kullanmış.

Kitabı okudukça, dil inkılabıyla bizden nelerin koparılıp alındığını, meselenin bir alfabe değişiminden çok daha öte, bir medeniyetin cinayeti olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Bu vesile ile kitabı alıp okumanızı tavsiye ederim.

Mâlûmunuz Arabi alfabede Kaf ve Kef olarak ayrı ayrı iki K mevcut. Dilimizdeki bazı kelimeler eski alfabemizde kaf ile yazılırken bazıları kef ile yazılıyordu. Buna göre k ince veya kalın oluyordu. Ayrıca uzatmak istediğimizde yanına bir elif ekleyip uzatıyor veya eski söyleyişle çekiyorduk. Misal vermek gerekirse, kanun (yasa) kelimesindeki a harfi uzatılarak okunuyor. Bize böyle uzatma durumlarında a’nın üzerine düzeltme işareti (şapka) koymak gerektiği öğretildi. Fakat düzeltme işareti sadece harfi uzatmakla kalmıyor aynı zamanda inceltiyor, tıpkı kâğıt kelimesinin söylenişindeki a gibi. Dolayısıyla kanundaki a’nın üstüne şapka koyamıyoruz. Kâğıt demişken kâğıttaki a’yı kalın okumamak için şapka kullanmamız gerekiyor, ama ne aksilik ki bu sefer de şapkanın harfi uzatma özelliğiyle de karıştırılabilir. Kurucu genel sekreterliğini Ermeni asıllı Agop Dilaçar’ın yaptığı Türk Dil Kurumu ne güne duruyor; ona soruyoruz, kaanun diye yazabilirsiniz diyor, sağ olsun.

Gelelim sizi cezbedip bu yazıyı okumanıza neden olan başlığa. Alt tarafı bir Q demiştik nerelere geldik. Ama insanın içinde yangın olunca bir şeyler söylemeden duramıyor. Girişte bahsettiğim Kelimelerin Seyir Defteri’nde henüz ilk yazıda çok ilginç bir iktibas yer alıyor. Dil inkılabını hatta malum inkılapları anlat deseler bu kıssa yeter.

“Alfabe değiştirilirken tartışılmış kaf yerine q’yü alalım mı diye. Tartışılmış da ne olmuş, alfabe komisyonunda bulunan Falih Rıfkı Atay anlatıyor:

Atatürk el yazısı majisküllerini bilmezdi. Küçük harfleri büyütmekle yetinirdi. Kâğıdı aldı, Kemal’in baş harfini küçük q’nun büyütülmüşü ile sonra da K’nın büyütülmüşü ile yazdı. Birincisi hiç hoşuna gitmedi. Bu yüzden Q harfinden kurtulduk. Bereket, Atatürk q’nun majiskülünü bilmiyordu. Çünkü o K’nın büyütülmüşünden daha gösterişli idi.

Gördünüz mü harf inkılabının ciddiyetini?”

Hikâyenin kısa oluşunu anladınız. Peki ya acıklı kısmı? Acıklı kısım aslında Q’ye değil, bir millete ait.


Azerbaycan’da Türk Dizilerine Dublaj!

Bünyamin Ekmen

Bünyamin Ekmen

Makina mühendisi, müteşebbis. Kelambaz mecrasının imtiyaz sahibi.

Okumayı ve paylaşmayı sever. Burada olmaktan dolayı çok mutlu.

4 comments

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

  • Ülkenin alfabesinin keyfe keder belirlendiğini ima etmeniz çok acı. Geçmişi acımasızca eleştirenlerin bugün hangi siyası görüşe sahip olursa olsun Allah hakkı icin doğruyu soylemeyip her şeyi geçmişe baglamalari acizce bir durumdur. Herşeyin suçlusu olarak ima ettiginiz Ataturk.,siz daha bu dunyada yokken şehitlerimiz ile savaş meydanindaydi, onu elestirebilirsiniz ama olmus bir insanı küçük düşürmeye çalışmak yanlıştır. Taraflı davranarak doğru yolda yürümek mümkün değildir.

    • Koca bir medeniyetin üstüne beton dökülüp anlaşılmaz ve okunmaz bir mazi yapılmasını onaylıyorsunuz. Yaptığınız yorum…

    • Bu sistemin küçülttüğü benlerden bunları n çıkmadı bize normal geliyor da siz acaba farklı düşünmeyi değerlendiremez misiniz, dikmen sırtlarında makam şoförüyle foto çektirip afyon sırtlarında cephede karda yatan havası basan birinin bu millete neler yapabileceğini düşünmez misiniz, çünkü yaptıklarının ne olduğunu anlamıyorsunuz maalesef

Bizi Takip Et!