Röportaj: Arı Sanat Yayınevi

Uzun yıllardır ülkemizde yayıncılık yapan saygın bir yayınevi olan Arı Sanat Yayınevi’nin sahibi Aydın Coşkun Bey ile bir röportaj yaptık. Kendisi bize yayınevinden, yayıncılığın problemlerinden, kitaplardan bahsetti ve gençlere bazı tavsiyeler verdi.

Efendim öncelikle bize bu röportajı verdiğiniz için teşekkür ederiz. İlk başta şöyle soralım. Arı Sanat Yayınevi’ni ve sizleri kısaca tanıyabilir miyiz?

Merhabalar…,

Yayın sektöründe 12 yıllık tecrübenin ardından, 2000 yılında [Arı Sanat] markasıyla yayın hayatına başladık. Millî ve manevî değerlere bağlı, ahlaki (etik) kurallara saygılı yayıncılık ilkesini benimsedik. Kaliteli imalat ve müşteri memnuniyetini esas alan hizmet anlayışıyla kültür, sanat ve eğitim hayatına katkı sunmaya devam etmekteyiz.

Arı Sanat Yayınevi; yayın hayatına başladığı günden bugüne; araştırma-inceleme; dini kitaplar, hukuk kitapları, felsefe grubu kitaplar, tarih, yerel tarih, kültür kitapları, teknik-mimari kitaplar, ekonomi-maliye kitapları, eğitim, kişisel gelişim kitapları, denemeler, edebiyat; şiir, roman, hikâye, masal, mizah vb. kitaplarla kültür hayatına katkı ve ekonomiye katma değer üretmektedir.

 Malumunuz doların artışı sonrası her şeye olduğu gibi kağıt fiyatlarına da zam geldi. Bu zamdan yayınevleri nasıl etkilendi?

Ülkede kurlar veya başka nedenlerden kaynaklı ekonomik dalgalanmalar, haliyle sektör olarak bizleri daha fazla etkilemektedir. Kitabın içindeki duygu, düşünce ve fikir yerli, elle tutulan kitap ise tamamen ithaldir. İç kağıt, kapak kartonu, kapak selefonu vs. gibi…

Kurlardaki dalgalanma kağıt fiyatlarına sürekli ve anlık yansıyor. Çünkü kağıt alır iken o günki kur üzerinden hesaplanmakta olup sürekli artış veya azalış göstermektedir. Kağıt aldığınızda bir ay sonra aynı kağıdı daha pahalı veya daha ucuz alabilirsiniz.

Kur artışlarında matbaa ve ciltçilerdeki girdi kalemlerinde de artışlar olmakta; kalıp, boya, tutkal vs. gibi… Haliyle matbaalar ve mücellitler de kendi maliyet artışlarını çalışma fiyatlarına yansıtmaktadırlar.

Hal böyle olunca yayınevleri de maliyet kalemlerine yansıyan kağıt-baskı-cilt işlemlerindeki maliyet artışını ürün fiyatına yansıtmakta, bunun neticesinde de fiyatlar artmaktadır.

Yayın sektörünün sıkıntıları nelerdir günümüzde? 

Yayın sektörü yukarıda bahsettiğimiz gibi ekonomik dalgalanmalardan hemen etkilenen sektördür. Bütün bu olumsuzluklara rağmen kitap sektörü Türkiye’de ekonomik açıdan büyüyen sektörler arasında 11. sırada yer almakta. Her sene büyüyerek ülke ekonomisine katma değer üretmektedir. Şubat 2019 itibariyle kitap satışında kdv (%8) kaldırıldı. Fakat yayıncı imalat kalemlerinde % 8, %18 kdv ödemeye devam ediyor. Devletten kdv alacağı birikmekte. Buna daha pratik vergi kalemlerinden mahsup işleminin yapılması sektör için daha uygun olacaktır diye düşünüyorum.

 Kitaplar artık internetten de satılıyor. Pekçok e-ticaret sitesi var. Kitapların internetten satılması elden satımı ne kadar düşürdü. Hala elden yani kitapçıya gelip alanlar oluyor mu?

E-satışın, ticaret içindeki payı ciddi manada artmaktadır. Bu olumlu bir durumdur. Teknolojinin getirdiği bir kolaylıktır. Okuyucu kitap almak için kitapçıları dolaşmayıp internet üzerinden siparişini verip alışverişini yapmakta ve kitapları adresine ulaşmaktadır. Okuyucu, Anadolu’nun en ücra köşesinden bile siparişini verip kitabına ulaşabilmektedir. Bu durumda e-ticaretin getirdiği bir kolaylıktır. Kitapçıya, yayınevine gelip alışverişini yapan da elbette var ama gittikçe bu oran azalmakta, e-satışını payı artmaktadır. Geçmiş yıllarda dağıtım firmaları üzerinden kitap dağıtımı yapılırdı, bugün ise dağıtım firmalarının yerini internet satış siteleri almış vaziyettedir. Yayınevleri de kendi web siteleri üzerinden direkt okuyucuya kitabı daha uygun fiyatlardan ulaştırabilmektedir.

Bildiğimiz kadarıyla 2003 senesinde yani 17, 25 aralık hadiselerinden 10 sene önce yayınevinizden Dinlerarası Diyaloğun bozukluğunu anlatan ”Diyalog Tuzağı” isimli bir kitap çıkıyor. Bu kitap hakkında zamanında size bir baskı yapıldı mı? Müspet veya menfi bir tepki aldınız mı?

Dinlerarası Diyalog projesinin “İslam alemini Hristiyanlaştırma projesi” olduğunu anlatan kitabımızı Dinlerarası Diyalog Tuzağı ve Dinde Reform / Mehmet Oruç, ismiyle 2003 yılında yayınladık. Kitabı yayınlandığımızda ehl-i sünnet çizgisinde hassasiyeti olan her kesimden müspet tepkiler ve dualar aldık. Haliyle de “Diyalogcular” bu işten rahatsız oldular, menfi tepki verdiler. Yazarımız merhum Mehmet Oruç Bey’e ve Türkiye Gazetesi Yönetimine de rahatsızlıklarını dile getirdiler. Yayınevi olarak, o grubun (NT) mağazaları ile devam eden ticari faaliyetimiz sonlandırıldı. İlerleyen süreçte biz yine yayınımıza devam ettik. Bu kitap pek çok insanın bilinçlenmesine vesile oldu. Ve nihayet 17-25 Aralık 2013 süreci ve devamında 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimiyle ihanet gün yüzüne çıktı. Yazarımız merhum Mehmet Oruç Ağabeyin bu eseri büyük bir hizmet oldu. (Rabbim rahmetiyle muamele eylesin.)

Ülkemizde hangi tür kitaplar daha çok alaka çekiyor? Sizde en çok giden yayınlar hangileridir? 

Dini konuları, toplum sosyolojisini ihtiva eden eserler daha çok talep görüyor. Akademik kitaplar, ilmi çalışmalar; araştırma-inceleme alıcı kitlesi az olmakla birlikte her zaman talep ediliyor. Son yıllarda ise biyografi, hatırat, tarih, yerel tarih çalışmaları dikkat çekiyor. Eğitim, başarı motivasyon kitapları da ilgi görüyor. Edebiyat çeşitlerinde klasikler ve diğer çalışmalar yazar ve esere bağlı talep görüyor.

Bizim yayınlarımızda “365 Gün Dua / Mehmet Oruç 29. baskı” en çok baskısını yaptığımız eserimizdir. Ayrıca “Huzurun Kaynağı Aile 9.Baskı, Dinlerarası Diyalog Tuzağı 17. Baskı, Kainatın Efendisi 6. Baskı, olarak öne çıkıyor.

Biyografi-Hatırat serisinden, Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci’nin Hayatı ve Hatıralarıyla Seyyid Abdülhakim Arvasi, eseri 3.baskı ile ilgi görüyor.

Hukuk, hukuk tarihi ve İslam Hukuku sahasında referans ve kaynak eserler olması hasebiyle Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci hocamızın “Osmanlı Hukuku 5. Baskı, İslam Hukuku 3.baskı ve diğer eserleri de talep ediliyor.

Felsefe grubu bazı yayınlarımız da rağbet görüyor.

 Türkiye’de kitap okuma oranı hakkında ne düşünüyorsunuz? Gençler kitap okuyorlar mı? Kitap okuma oranı nasıl artırılabilir?

Her zaman gündeme gelen bir sorudur bu. Kitap okuma alışkanlığı istatistiksel olarak zayıftır. Bundan on, yirmi yıl öncesine bakılırsa, nüfus artışına da orantılı olarak bugün çıkan yayın sayısı bir hayli fazladır. Hiç okunmuyor değil ama ülkemizde ihtiyaçlar sıralamasında kitap bir hayli geride gelmektedir.

Günümüzde sosyal medya kullanımı çok yaygınlaştı. Gençlerde bağımlılık derecesine gelmiş vaziyette. Bu durum kitap okuma alışkanlığını köreltiyor.

Okuma alışkanlığının ilkokuldan itibaren sistemli bir şekilde çocuklara kazandırılması bunun için de okullarda serbest kitap okuma saatleri planlanmalı ve bu alışkanlık haline getirilmelidir. Ebeveynler de evde çocuklarını küçük yaşlardan itibaren özendirmeli. Çocuklara kütüphaneleri gezdirmeli, ilgilerini o tarafa çekmeli. Aileler akşamları evde yarım saat kitap okuma; bu hikâye, makale, şiir, ilmi bir konu olabilir, okuyup üzerinde karşılıklı sohbet etmeli. Bu tür ortamlar okumaya ilgiyi artırır kanaatimce.

 Yazar olmak isteyen gençler ne yapmalı? Onlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Gençlerin öncelikle eğitimlerini iyi almaları, çok okumaları ondan sonra yazmaları gerekir. Dinimizin ilk emri “oku”dur. Okumak insanı geliştiren, ufkunu açan bir kavramdır. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. Bilgi içinde okumalı, araştırmalı, kendini iyi yetiştirmelidir.

Bize kıymetli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederiz efendim

[Arı Sanat Yayınevinin faaliyetlerinden, yeni çıkan kitaplarından, katıldığı kitap fuarlardan vb. haberdar olmak için www.arisanat.com internet sitesini ve aşağıda yazdığım linklerden sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.]
twitter.com/arisanat
facebook.com/arisanatyayinevi
instagram.com/arisanatyayinevi