Aynı anlam grubuna dahil birkaç kelime yerine tek kelime ikame edildiği için nüansları ifade etmek imkânsızlaşmış, bu yüzden uydurma kelimeler maymuncuk gibi, olur olmaz yerlerde ve kulakları tırmalayacak ölçüde çok kullanılmaya başlanmıştır. “Mesele”ye karşılık olarak uydurulan “sorun” bu maymuncuk kelimelerin en rahatsız edicilerinden biridir. Mesele, dert, sıkıntı, hatta zaman zaman buhran yerine kullanılan “sorun”, onca Türkçe kelimenin canına okurken, “problem”e güç yetirememiştir. Esasen aydınların “sorun”u daha çok Arapça ve Farsça menşeli kelimelerledir.
Öztürkçeçilerin Türkçe sandıkları Farsça menşeli “amaç” da dilimizden “gaye”, “maksat”, “hedef ve “kasıt”ı kovmuştur. “Gayem, Türk toplumunun kalkınmasına yardımcı olmak” mı diyecek, “amacım” diyor. “Bu maksatla” mı diyecek, “bu amaçla” diyor. “Hedefiniz” yahut “kasdınız nedir?” mi diyecek, “Amacınız nedir?” diyor.
Maymuncuk gibi kullanılan uyduruk kelimeler saymakla bitmez. Kesif, çok, fazla, ardı arkası gelmez, hızlı gibi kelime ve kelime grupları yerine kullanılan “yoğun”; kafi, muhakkak, mutlaka ve elbette’yi tepeleyen “kesin”, mahluk ve ucube’nin çanına ot tıkayan “yaratık”; merhale, safha, kademe, derece ve devre’yi devre dışı bırakan” “aşama” Hangi birini sayalım?
Çok güzel bir yazı… Tavsiye edilir