Kelâmbaz
Birgi

İmam Birgivî’nin İstirâhatgahı Birgi’ye Seyahat

Birgi, İzmir’in Ödemiş İlçesine bağlı Bozdağ’ın eteklerinde şirin bir köy. Gecikmeli de olsa 2012 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne eklendi. Geçmişi milattan öncelere kadar dayanan Birgi, 13. ve 14. yüzyıllarda ise Aydınoğulları Beyliğine baş şehirlik yapmış. Osmanlılar zamanında ise bir ilim merkezi olmaya devam etmiş, kıymetini yitirmemiştir. Tarihin her döneminde bir cazibe merkezi olmuştur. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde burayı sıkça zikreder.

Yunan işgali sırasında tahribata uğramış, ama tarihi dokusunu bugüne kadar muhafaza edebilmiştir. Ziyaretçiler gözlerini asırlık çınar ve ceviz ağaçlarının arasında yüksek taş duvarlı, alaturka kiremitli, ahşap pencereli 2 katlı tarihî evlerden alamazlar.

Özellikle yaz aylarında ülkemizden ve dünyanın birçok yerinden gelen turistler buraya uğramaktadır. Şehrin boğucu havasından ve gürültüsünden usanmış yerli yabancı binlerce insan Birgi’ye gelerek bir nebze huzuru tatmaktadır.

Peki Birgi’ye Nasıl Gidilir?

Birgi’ye gitmek hiç de zor değil. Birgi’ye gitmek için öncelikle İzmir’in Ödemiş ilçe merkezine gitmeniz icab ediyor. Hususi vasıtanızla Ödemiş tabelalarını takip ederseniz oradan yine tabelalar sizi rahatlıkla Birgi’ye ulaştırıyor. İzmir’den çıkıp Birgi’ye varmanız en fazla 2 saat sürüyor.

Eğer Birgi’ye toplu taşıma ile seyahat edecekseniz, ya İzmir Otogardan kalkan Ödemiş otobüslerini kullanacaksınız ya da Basmane’den kalkan Ödemiş trenini kullanacaksınız. Trenle seyahat etmek daha mantıklı, tren hem daha ucuz hem de daha rahat, ayrıca otobüse her zaman binilir ama tren seyahati çoğu insana nasip olmaz. Bunun yanı sıra bu hat ülkemizin en eski tren yolu hatlarından birisidir. 113 kilometrelik Basmane-Ödemiş tren yolu hattının fiyatı ise çok makul, sadece 10 TL (2017 mart fiyatı).
Basmane’den kalkan tren Gaziemir, Adnan Menderes Havalimanı ve Torbalı gibi çeşitli istasyonlardan geçerek 2 saat 10 dakikada Ödemiş ilçe merkezinde olmaktadır.

Birgi Tabelası

Ödemiş’e gelen otobüsler ise İzmir Otobüs Terminalinden kalkarak yaklaşık 2 saatte Ödemişe gelmektedir. Ödemiş’te eski garaj olarak bilinen ve Ödemiş tren istasyonuna birkaç yüz metre mesafede bulunan terminalden Birgi’ye her yarım saatte bir servis kalkmaktadır. Servis 3 tl gibi cüzi bir ücret karşılığı (2017 mart fiyatı) yaklaşık 10 kilometrelik mesafeyi 15 dakika gibi kısa bir sürede kat ederek Ödemiş’ten Birgi’ye varmaktadır.

Birgi Ulu Camii

Birgi’ye gelince sizi, şehrin gürültüsünden uzak, hiç beklemediğiniz kadar sakin, huzurlu, tabiatla iç içe bir hayat beklemektedir. Bozulmamış tarihi dokusu, eski evleri, dar sokaklarıyla kendinizi bambaşka bir dünyada bulacaksınız. Birgi’de görülmesi gereken başlıca yerler İmâm Birgivî hazretlerinin kabri, Aydınoğlu Mehmed Bey Camii ve Çakırağa konağıdır. Birgi’ye gelince ilk olarak Aydınoğlu Mehmed Bey Caminin tam karşısındaki tarihi meydan kahvesinde bir yorgunluk kahvesi içerek keyifli bir Birgi turuna başlayabilirsiniz.

Birgi Ulu Camiisi
Birgi Ulu Camiisi

Kahvenizi içince gezmeye Ulu Cami ile başlamak yerinde olacaktır. Beylikler döneminin ilk camilerinden biri olan Ulu Camii Aydınoğlu Mehmed Bey tarafından yaptırılmıştır. Bu yüzden ismiyle anılır. İnşaatında çivi kullanılmamasıyla ve ahşap işçiliğiyle dikkat çeken Caminin, çinilerle kaplı minaresi de ilgi odağıdır. Cami Klasik Türk mimarisinin en iyi örneklerinden biridir. Aydınoğulları zamanından çok iyi korunarak günümüze ulaşan Ulu Cami’nin hiçbir çivi kullanılmadan kündekârı tekniği ile yapılmış yıldız ve geçmelerden oluşan muhteşem minberi dikkati çeker. Bu tekniğin hususiyeti çivi kullanılmadan uygulanmasıdır. Bütün geometrik şekillerin görülüyor olması ve daha Galileo’dan 300 yıl önce güneş sisteminin tasvir edilmesi buradaki âlimlerin ilimde ne kadar ileride olduklarını göstermeye kâfidir.

Çakırağa Konağı
Çakırağa Konağı

Caminin yanındaki türbede ise Aydınoğlu Mehmed Bey, Umur Bey, Îsâ Bey ve Bahadır Bey metfundur.

Çakırağa Konağı, 1763’te Mustafa Şerif Çakırağa tarafından, ahşapları Venedik’ten getirilerek yaptırılan üç katlı görkemli bir konak… Avrupa mimarisinin de izlerini taşıyan konak, dış yüzündeki işlemeleri, kalem işi süslemeleri ve mimarisi ile de çok özel bir yere sahip. Hemen her odası ve tavan süslemelerinin güzelliğiyle dikkat çekiyor. Restore edilen konak, bugün Kültür Bakanlığı’na bağlı bir müze olarak hizmet veriyor. 5 lira giriş ücreti olan ihtişamlı Çakırağa Konağını, eğer Müze Kartınız varsa ücretsiz olarak gezebilirsiniz.

Birgi’de gezilmesi gereken diğer önemli yerler sırasıyla Evliya Çelebi’nin de bahsettiği giriş kapısı Osmanlı oymacılık sanatının eşsiz misallerinden birisi olan Dervişağa Cami, Sandıkoğlu Konağı, Birgivi Mehmet Efendi Medresesi, Aydınoğlu Hamamı, Kale Medresesi’dir. Ve daha onlarca tarihi bina ziyaretçilerini beklemektedir.

İmâm Birgivî hazretlerinin kabri ise Birgi’nin biraz dışında, yaklaşık 10 dakikalık yürüme mesafesindedir.

Peki, Birgili olmasıyla meşhur bu zât kimdir?

İmâm Birgivî, 16. yüzyılda yaşamış büyük bir Türk-İslam âlimidir. Osmanlı âlimlerinin en meşhurlarındandır. İlimdeki yüksek derecesinden dolayı ‘’İmâm’’ ismiyle meşhur oldu. Tarihte kendisi için ‘’İmâm’’ ifadesi kullanılan sayılı alimlerdendir.

İmam Birgivi
İmam Birgivi (sağda) ve oğlu Fazlullah Efendinin kabirleri

Asıl ismi, Muhammed bin Ali Birgivî’dir. Lakabı “dinin ziyneti, süsü’’ manasına Zeynüddin olan Birgivî ilim kültürü olan bir aileden gelmektedir. 1521’de Balıkesir’de doğmuş ve müderris olan babasından ilim öğrenmiştir. Sonra yüksek ilimleri öğrenmek üzere İstanbul’a gider ve burada da devrin meşhur hocalarından dersler alır. Büyük bir şevk ve gayretle ilim öğrenip, Semâniyye Medresesi’nden mezun olur. Parlak bir başarı ile icâzet imtihanını vererek, müderrislik rütbesini kazanır.
Bundan sonra bir müddet İstanbul medreselerinde müderrislik yapar ve bu vazîfesi sırasında Bayrâmiyye tarikatının şeyhlerinden olan Abdürrahman Karamânî’ye talebe olup, onun sohbetlerinde tasavvufta da kemale gelir. Daha sonra hocalarından Abdürrahman Efendi’nin vasıtasıyla Edirne’de Kassâm-ı askerî (Miras taksim eden kadılık) olarak tayin olunur.

Bir müddet sonra bu işten de ayrılarak dünyâ işlerini tamamen bırakmak istemişse de, hocası Abdürrahmân Karamânî’nin ısrarı üzerine ders ve vaaz vermeye devam eder. Sultan II. Selim’in Manisa’daki şehzadeliği sırasında hocalığını yapmış  olan Atâullah Efendi ile aralarında münasebet ve samimiyet vardır.

Ataullah Efendi, memleketi olan Birgi’de büyük bir medrese tesis etmiş ve bu medresenin müderrisliğini de ilimdeki kudretini takdîr ettiği Muhammed Efendiye vermiş, o da bundan sonraki ömrünü talebe yetiştirmek, vaaz vermek ve kitap yazmakla geçirip, büyük hizmetler yapmıştır. Kendisine ‘’Birgivî’’(Birgili) denmesinin sebebi bundan ileri gelmektedir.

Hanefi mi Hanbeli mi?

Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğunda Klasik Çağ 1300-1600 kitabında İmâm Birgivî için şöyle söyler: “…Kızılbaşlar üzerindeki baskının doruğa ulaştığı 1558’le 1565 yılları arasında ün salan Mehmed Birgivî (1522-1573) bu ulemâdandır. Birgivî, sultanın hocası Atâullah efendinin himayesinde idi…” devamında “…Hanbelî mezhebini izleyen Birgivî…” ifadesini kullanarak onun Hanbeli olduğunu söyler. Ancak bu son derece yanlıştır. Çünkü İmam Birgivi, Hanefi mezhebine olan şiddetli bağlılığıyla tanınır. Osmanlı devrindeki en meşhur Hanefi fıkıh kitaplarının da müellifidir.

ESERLERİ

Türk âlimlerinin baş tâcı İmâm Birgivî’nin yirmiden fazla eseri vardır. Vasıyyetnâme, Tarîkat-ül-Muhammediyye, Avâmil ve İzhâr kitapları ve Etfâl-ül-müslimîn risalesi ve kadınların hayz hâllerini bildiren Zuhru’l-Müteehhilîn risâlesi çok kıymetlidir.
Zuhru’l-Müteehhilîn risalesinin,diğer bir büyük Osmanlı âlimi allâme İbni Abidîn hazretlerinin Zuhru’l-Müteehhilîn üzerine yazdığı Menhelü’l-Vâridîn isimli şerhi esas alınarak yapılan izahlı tercemesi Arı Sanat Yayınevi tarafından bastırılmıştır.
Vasıyyetname isimli eserini de Kadızade Ahmed efendi şerh etmiştir. Büyük İslam âlimi Seyyid Abdülhakîm efendi, bu şerh için “en kıymetli ilmihal kitabıdır” buyurmuştur. Osmanlının bestselleri diyebileceğimiz bu kitabı da Bedir Yayınevi tarafından günümüz Türkçesine sadeleştirilerek bastırılmıştır.

Arabî Tarîkat-i Muhammediyye kitabını çok âlimler şerh etmiş ve Türkçeye tercüme edilmiştir. İnsan psikolojisi, nefsin tabiatı, kötü huylar ve bunların cemiyete zararları gibi pek çok mesele anlatılmaktadır. Çok kere basılmış ve binlerce Müslüman istifade etmiştir. Abdülgani Nablusi’nin Hadîka ve Muhammed Hâdimi’nin Berika kitapları bunun meşhur şerhleridir. Hakikat Kitabevi Hadika ve Berika kitaplarını arabi olarak neşretmektedir. Ayrıca yine Hakikat Kitabevi’nden çıkan İslam Ahlakı kitabının ilk kısmı da Muhammed Hadimi’nin Berika kitabından 40 kötü huyun tercümesidir.

Bunların dışında filoloji ve gramer sahasında da meşhur bir alimdir. Avâmil ve İzhâr kitapları, şuan bile Arapça öğrenen talebelerin en fazla istifade ettikleri kitaplardır. Günümüzde gerek modern gerek klasik metodla eğitim verilen yerlerde kitapları başvuru kaynağıdır. İmam Birgivî’nin kitapları Araplar tarafından dahi Arapça öğrenmek için kullanılmaktadır. Bir rivayete göre Arap uleması derlermiş ki; “Oğuz’lardan âlim çıkmamıştır, İmam Birgivî hariç.” Şunu da belirterek bitirelim; Türklerden âlim çıkmamıştır sözünün yanlışlığına sadece Buhara, Semerkand bölgelerinde yetişen Türk âlimleri cevap olarak yetişir. 

Cüneyt Apal

Cüneyt Apal

Eğitimci.

cuneytapal@gmail.com

Yorum Yaz

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

Bizi Takip Et!