Kelâmbaz

5 Adımda Medya Okuryazarlığı

İnsanların, özellikle günümüz çocuklarının, gördükleri, duydukları ve yaşadıkları her şeyi medyadan öğrendiği inkâr edilmez bir gerçektir. Medyanın ne demek olduğuna gelirsek, Yunanca “araç” demek olan “medium” kelimesinden türemiştir. Kişiler (buna biz de dahil) ve kurumlar, medya vasıtasıyla, insanlara çeşitli mesajlar yani bir duygu ve bir düşünce gönderirler. Günümüzde hepimiz medya tarafından kuşatılmış durumdayız; televizyon, mobil uygulamalar, internet siteleri, bilgisayar oyunları, dergiler, haber siteleri, tabelalar, dijital reklam panoları, ambalajlar, radyo, sosyal medya ve aklınıza gelebilecek her türlü reklamlar…

Anaokulu çağındaki bir çocuğun günde en az 100 medya mesajına maruz kaldığı biliniyor. Amerikan Psikoloji Birliği, 8 yaşından küçük çocukların psikolojisinin reklamlara karşı savunmasız kaldığını ve çocukların reklamların asıl maksadını idrak edemediğini söylüyor. Bu sebeple Batıda birkaç ülke mühim tedbirler aldı. Misal vermek gerekirse, İsveç ve Norveç’te 12 yaşından küçük çocuklara yönelik reklam yapmak yasakken, Yunanistan’da saat akşam 10’a kadar televizyonlarda oyuncak reklamı gösterilmiyor. Liseye başlandığında ise maruz kalınan medya vasıtalı mesajlar daha da artıyor, lise çağındaki gençler artık günün üçte birinden fazlasını sosyal medyaya ayırıyor.

Ne yazık ki çok azımız, medyanın bize ve milletimize nasıl tesir ettiğinin tamamen farkındayız. Medyayı kullanan herkes, kendi benliklerini ve fikirlerini bize kabul ettirmek için uğraşıyor. Hiç tanımamalarına rağmen bir sosyal medya fenomeni için insanlar kendi aralarında söz dalaşına girebiliyor veya internette çeşitli platformlarda hangi oyun konsolunun daha iyi olduğu hakkında ciddi tartışmalara girebiliyor. Yabancı menşeili televizyon kanallarında yayınlanan çizgi filmleri izleyen çocuklar buradan müstehcen şakalar öğrenebiliyorlar. Haber kanalları ve gazeteler maddi kazanç karşılığında başka firma ve kişileri hedef hâline getirebiliyorlar. Peki bu mesajlara maruz kalanlar veya okuyanlar medyadaki bütün bu mesajların maddi kazanç için yapıldığının farkında mı? Bu hengâmeyle nasıl başa çıkabiliriz?

Medya Okuryazarlığı

Medya kaynaklı zararlardan korunmak için anahtar çözüm; Medya Okuryazarlığı. Medya Okuryazarlığı, insanların aldıkları ve gönderdikleri medya mesajlarının içeriğini tahlil etmeye yardımcı olan becerilerdir.

Medya Okuryazarlığı konusunda mühim çalışmalarda bulunan Elizabeth Thoman bugün birçok çevre tarafından kabul edilen 5 soruyu sorarak bu konu hakkında bilinç kazanılabileceğini söylüyor:

Bu mesajı kim oluşturdu?

Hiçbir zaman unutmamalıyız ki, mesajlar her zaman birileri tarafından üretilir ve hiçbiri doğal değildir. Panolarda, poşetlerde veya sosyal medyada gördüğünüz her fotoğraf veya yazı birileri tarafından seçilerek pazarlanır. Kişiler, kurumlar onlarca fotoğraf çekerler ama bir tanesini yayınlarlar, insanların binlerce düşüncesi vardır ama hepsini söylemezler. Her şey bir otorite tarafından seçilir. Medyayla bize verilen mesajın kim tarafından gönderildiğini sorgulamalıyız. Böylece bu kişilerin veya şirketlerin kim olduğunu öğrenir, muhatabımızı tanır ve mesajın maksadını anlama yolunda ilk adımı atmış oluruz.

2003’te başlayan Irak savaşında bir ABD askeri bir savaş esirine su verirken diğer bir asker, namlusunu esirin kafasına doğrultmuş. Ortadaki fotoğrafın tamamı, ancak savaş destekçisi kuruluşlar silahlı adamı fotoğraftan silerek “yardımseverliği” öne çıkarmış, savaş karşıtları ise sadece silahlı askeri göstererek ABD’nin işgaline dikkat çekmişti.

Dikkatimi çekmek için hangi yolları kullanıyorlar?

Mesajı oluşturan kişiler genelde olağanın dışına çıkmak dikkat çekici olanı yapmak ister. Bunun için sinema ve fotoğraf tekniklerini kullanırlar. İnsanların duygularını etkilemek için konulara ve mesajların amacına göre renkleri kullanırlar. Medyanın bizim duygularımıza ve kimliğimize hitap eden hangi renkleri, müzikleri, kültürel ve dinî değerleri kullandığına veya istismar ettiğine dikkat etmeliyiz. Neyi üzülerek söyledikleri, neleri gülerek yaptıkları, hangi müziği kullandıkları bile bir mesaj içerir ve bize, biz farkında olmadan tesir eder.

Bilgisayarı yavaş olan ve babasının bilgisayarını kullanan soldaki çocuk mutsuzdur, kendisine bilgisayar alınan başka bir çocuk ise mutlu olur. Bilgisayarı kötü olan çocuğun sahneleri karanlık ve kasvetlidir, bilgisayar sahibi olan çocuğun ise dünyası rengârenktir.

İnsanlar bu mesajı hangi şekillerde anlayabilir?

Farklı insanlar aynı mesajı farklı şekillerde anlayabilirler. Mesela birçok kişi akşam televizyonda seyrettikleri filmleri çocuklarına izletmez, göstermez. Çünkü kendilerinin aksine, çocukların filmi yanlış anlamasından endişelenirler. Kore gazisi bir kişiye ve bir gence Kore Savaşını anlatan Ayla filmini izletirseniz ikisi de elbette farklı anlamlar çıkaracaktır. Bizden başka cinsiyete, kültüre, düşünceye sahip olan insanların da bu gördüğümüz mesajları nasıl tasavvur edebileceğini sorgulamalıyız. Bu sebeple bir öğretmen okulda izleteceği filmleri veya ödev için vereceği kitapları, hedef kitle olan çocuklara göre seçmelidir. Bu sayede verilmesi gereken mesajla, anlaşılan mesaj arasındaki farkın azalması sağlanır.

Bu mesajda hangi hayat tarzları, değerleri ve bakış açıları temsil ediliyor veya göz ardı ediliyor?

Unutmayın ki hiçbir medya bir değerden bağımsız değildir. Her mesaj, neyin mühim veya neyin kıymetsiz olduğuna dair görülmeyen, üstü kapalı bir mesaj taşır. Kişiler veya firmalar, mesajı çoğu zaman kullanılan karakterin gözünden vererek sizi içine çekmeyi hedefler. Burada kullanılan karakterin yaşı, cinsiyeti, nereli olduğu, inancı, kıyafeti ve alışkanlıkları yani sahip olduğu değerleri gizlice reklamın veya filmin içine sokulması sağlanır. Ancak karakterler bazen çok sıradan veya klişe olmakla eleştirilebilirken bazıları da çok marjinal görülebilir. Aslında olması gereken veya olması gerektiği düşünülen özellikleri çıkartılarak düzeltilir. Marjinal karakterlerin dikkat çekmemesi ve reaksiyon toplamaması içinse karakter toplumdaki sıradan biriymiş gibi gösterilir. Örneğin, Pepsinin 2017 yılında ABD’de yayınladığı reklam, siyahilere ve Müslümanlara karşı yapılan şiddeti küçümsediği ileri sürülerek reaksiyon toplamış, aynı gün yayından kaldırılmıştı. Aynı yıl ABD’de siyahi bir gencin hayatını kaybetmesiyle tüm ülkede protestolar düzenlenmiş, polis şiddeti tavan yapmıştı.

Pepsinin 2017 yılında yayınladığı reklamda Müslüman bir kadın fotoğrafçı iyi bir iş çıkartamadığı için sinirlidir ancak sokak protestoları görünce dışarı çıkar. O sırada fotoğraf çekiminde olan ünlü model Kendall Jenner, yakışıklı bir çocuktan etkilenerek protestolara katılır. En sonunda ise ünlü model Jenner, hepsi genç ve yakışıklı olan polislere Pepsi ikram eder ve Müslüman kız o anın fotoğrafını çekerek mutlu olur. Reklamın sonunda da “cesur yaşa, gürültülü yaşa” yazısı görülür. Reklamın sonunda gösterilen bütün karakterler göçmen asıllıdır.

Bu mesaj neden veriliyor?

Mesajın maksadına baktığımızda, para, ideoloji veya ego/nefs için yapıldığını görürüz. Bu mesajlara nasıl karşılık vereceğimizi bilmemiz için onun bize hangi şekillerde verildiğine dikkat etmeliyiz. Mesaj genelde 3 şekilde verilir; bilgi vererek, eğlendirerek ve ikna ederek.

Gelişmiş ülkelerde mesaj genelde maddi kazanç için verilir. Dergilerin, internet sitelerinin veya gazetelerin ilk sayfasında hep reklam olur. Bu mesajlar illâki “reklam” adı altında verilmez, başrol oyuncusunun kıyafetinden, haber metninde bahsedilen şirkete kadar farklı şekillerde karşımıza çıkar. Şirketlerin reklam bütçeleri, gördüğümüz reklamlardan ziyâde sponsorluklara ayrılmıştır.

Aşk-ı Memnu dizisinde yalıdaki tüm çalışanlar eski model telefon kullanırken, zenginler, diziye sponsor olan firmaların telefonlarını kullanıyordu. Apple’ın başka dizilerde de aynı reklamı yapmasıyla, iPhone sahibi olanlar kendilerini üst tabakadan hissetmeye başladılar.

Netice

Medyayı tüketirken, üretirken veya kendi hikâyelerimizi sosyal medyada paylaşırken bu 5 soruyu sormalıyız. Bu anahtar sorular, insanların daha iyi bir “dijital vatandaş” olması yolunu açar. Eğer doğru sualleri sormadan medyayı tüketirsek, herkesin bizi tıpkı bir koyun gibi istediği şekilde kontrol etmelerine izin vermiş oluruz. Her birimiz, bütün faaliyetlerimizde ve karşılaştığımız insanlara karşı da bu 5 anahtar suali sorarsak; medya okuryazarlığını başarılı şekilde yapmış; istediğimiz ve hak ettiğimiz gibi daha şuurlu, daha az yozlaşmış ve zihnen temiz kişiler oluruz.

Peki insanların iyi bir dijital vatandaş olmasını nasıl sağlayacağız? Hepimize düşen bir görev var. Medya okuryazarlığının ehemmiyetini öğretmenlere, idarecilere, ebeveynlere ve hükûmete anlatabiliriz. En başta da her çocuğun iyi bir medya okuryazarı olmasını sağlamamız lazım. Bu da evvela bizim iyi bir medya okuryazarı olmamızdan, her türlü medyaya karşı sorgulayıcı düşünerek şuur kazanmamızdan geçmektedir.


Konuya dair başka bir yazı: Kitle Yalan Silahı; Sosyal Medya

Oğuz Han Şimşek

Oğuz Han Şimşek

4 comments

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

  • Öğretici bir yazı olmuş. Vize ödevimi yaparken çok yardımcı oldu. Teşekkürler.

  • Medya Okuryazarlığı gibi bir konuda yazi kaleme alip bu yaziyi su an Yükseköğretim Kurulu’nun Sitesinde herkese açık bir doktora tezinden çalan bir kişi olması beni çok üzdü. Keşke kaynakça belirterek yazılsaymış… Üzücü…

    • Merhaba Hakan Bey,

      Site yönetimi olarak ikazınız için teşekkür ederiz. Yorumunuzla alakalı yazarımızın cevabı şu şekildedir:

      “Merhabalar, uyarınız için teşekkür ederiz lâkin bu yazı yazılırken herhangi bir doktora tezinden yararlanılmadı. Metinde kullandığımız 5soruluk düstur, birçok kitap ve broşürde kaynak verilmeden geçiyordu. Yazı hazırlanırken bu soruların asıl kaynağına ulaşılamadı. Sizin uyarınızın üzerinde tekrar bir tarama yaptık ve kaynağa ulaşarak metin içinde belirttik. Sizin de belirttiğiniz doktora tezi bu beş soruyu başka bir yerden almıştır.”

Bizi Takip Et!